Hangisini besliyorsunuz? Egolarınızı mı, yoksa bedeninizi mi? yaşadığınız fiziksel bir açlık mı, yoksa duygusal açlık mı? Metabolizma, yemek yeme ve acıkma üzerine yapılan araştırmalar, insanların sadece fiziksel olarak açlık hissettiklerinde değil, duygusal sorunlarının etkisiyle, açlık hissetmeden yemek yediklerini gösteriyor. Aslına bakarsanız bu da bize çocukluğumuzda öğretilen ve bilinçaltımıza işlenen bazı yemek yeme alışkanlıklarına bağlanıyor. Hepimiz çocuğu zaman ağlayan, huzursuzlanan bebeklerimize aç olmadıkları halde seveceği yemeklerden uzatıp yatıştırmaya çalışıyoruz ya da çok bilindik bir tablo ise, çocuk yere düştüğünde ağlamaya başlar ve ona bir adet şeker uzatılır. Böylelikle aslında, acı çeken çocuğa, acısını unutturmak için hiçbir çocuğun hayır diyemeyeceği bir ödül sunmuş oluyoruz. Zaman içinde her acı çektiğimizde bizi avutması ve geçici serotonin salgısını artıran besinlere yöneliyoruz. Egolarımız şişiyor ama gereksiz kalori aldığımız içinde zamanla kilo sorunu yaşamaya başlıyoruz.
Duygusal yeme konusunda yapılan araştırmalarda deneklerin açlık hissini karıştırdıkları, gerçekten aç olup olmadıklarını saptayamadıkları anlaşılmış. Yemek yemelerine, mideleri tıka basa dolu olmasına rağmen, 15 dakika sonra tekrar yeni bir besine yönelmişler. Yaşanılan stres, duygusal sorunlar, öfkelerimiz, yalnızlık ve ya can sıkıntısı gibi durumlar bizi duygusal açlık sınıfına sokuyor. Çoğu zaman çocukluğumuzda bize öğretildiği gibi, çikolata, şeker, fast food, cips yani kana çok çabuk karışan ve etki eden, aşırı tuzlu, şekerli ve yağlı besinlere yöneliyoruz.
Duygusal açlık çeken denekler besinleri saldırırcasına tüketiyorlar,sürekli açlık hissi yaşıyorlar, alternatif yiyeceklere bakmadan, beyninde odaklandığı yiyeceğin hepsini tüketme davranışı gösteriyorlar.
Eğer sizde nasıl bir açlık çektiğinizi anlayamıyorsanız, fiziksel ve duygusal açlığın ayrıntılarına bir göz atmanızı öneriyoruz.
Fiziksel olarak aç olduğunuzda, halsizlik ve mide gurultusu hissedersiniz. Bazen kan şekerinizde oynamalar oluşur ve baş ağrısı başlar. Ama sabrınız ve sükûnetiniz yerindedir ve o sırada bir meyve ya da sebze yemeği bile doymanız için yeterlidir. Yemeğinize saldırmaz, tokluk hissi yaşar yaşamaz yemeğe son veririsiniz.
Duygusal tipi açlıkta yukarıda da bahsettiğimiz üzere, özellikle serotonin salgılamanıza yardımcı, kana çabuk karışan ve özellikle şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları tüketme hissi yaşarsınız. Yemenin sonu gelmez, ağzınız hiç boş kalmaz, sürekli atıştırır ve ya sürekli aklınız yemekte olur.
Bu tarz bir açlık olgusu içinde olduğunuzu düşünüyorsanız, uzmanlar, duygusal sorunlarınızın temeline inerek, çözüm yolları aramanızı öneriyorlar. Hepimiz yaşadığımız hayatta zaman zaman tartışmalar, stresler ya da can sıkıntısı içine girebiliyoruz, bu tarz zamanlarda yemeğe değil, başka alternatif uğraşılara, sorunumuzu unutturacak başka eylemlere yönelmemiz gerekiyor. İllaki mutluluk hormonumu devreye sokmalıyım diyorsanız, duygusal açlığı yenmek için şeker ya da diğer fazla kalorili besinler yerine spor yapmanızı tavsiye ediyoruz.
Referans.7gunsaglik.com.tr