Daha önce yağlı ve soğuk yerlerde yaşayan balıklar ile bunlardan elde edilen omega3′ün, bitkisel kaynaklı olanlara üstünlüğünü belirtmiştik.
Sorulan bir diğer soru da omega3-omega6 arasındaki fark ve hangisinin alınması gerektiği yönünde…onu da burada yanıtlıyoruz:
Omega3 ve 6 vücudun üretemediği, dolayısıyla dışarıdan alınması gereken uzun zincirli,çoklu doymamış yağ asitleridir. Omega 9 ise vücutta doymamış yağ asitlerinden yapılabilir.
Evrim sürecinde insanın gelişimi dengeli (1′e yakın) omega6/omega3 oranı üzerine kurulmuştur. Ancak uzun yıllardır bu denge omega3 aleyhine değişmiş bulunmaktadır-omega6 birçok bitkisel – hayvansal kaynaktan alınırken, omega3 alınabilecek kaynaklar sınırlıdır ve bunların tüketimi de günümüz ‘batı’ tarzı beslenme alışkanlıklarında çok düşüktür.
Bu beslenme şekli sonucunda omega6 /omega3 oranı ortalamada 15/1 – 16.7/1 gibi olmuş, 30/1 gibi oranlara kadar çıktığı belirlenmiştir.
Bu oranlar ne anlama geliyor derseniz, kısaca HASTALIK demektir:omega6′nın vücudumuzda yapımında rol aldığı maddeler (prostaglandin), romatizma gibi iltihabi (enflamasyon) hastalıklarda da etkendir.
Omega3 ise biliyorsunuz hücre duvarının temel yapı taşı…hücrelerin ve dokuların onarımı, yenilenmesi ve sağlıklı fonksiyonu için elzem.
Meselâ, bu oranın yüksek olduğu hallere kıyasla 4/1 olması durumunda kalb-damar hastalıklarından ölüm oranları %70 düşmüş, kolorektal kanserli hastalarda oran 2.5/1 olduğunda rektal hücre gelişimi azalmış; 5/1 olduğunda astımı olan hastaların, oranın 10/1 olduğu durumdan daha iyi oldukları gözlemlenmiş.
Katıldığım bir toplantıda zayıflama konusunda uzman hekimler de, kendilerine başvuran kişilerde bu oran 4-5/1 civarına gelmeden istenen başarıya ulaşma ve ulaşılan kiloyu korumanın zorluğundan bahsetmişlerdi.
Yani, omega6/omega3 oranı ne kadar düşürülürse, kalb-damar hastalıkları, romatizma gibi birçok kronik hastalığa yakalanma riski de o ölçüde azaltılabilmektedir. Bunun yolu da omega3 takviyesinden geçmektedir..Kaynak.7gunsaglik.com .,