Cilt kanseri cilt hücrelerinin ağır etkenlere ve ultraviyole ışınlara maruz kalmasıyla meydana gelir.
Radyasyon yayan maddeler ve ağır güneşe maruz kalmak risklidir. %95 oranında güneşe çok çıkmakla ilgilidir. Ağır yanıklar da nedendir. Yüksek riskli durumlarda cilt doktoruna 3-6 ayda bir kontrole gitmek önerilir.
Ayda bir kez rutin kontrollere gitmek önemlidir. Erken teşhis cilt kanserinde de tedaviyi kolaylaştırır. Melanom ve deri kanseri belirtilerini iyi kontrol etmek ve izlemek gerekir. Uzmana gitmek en az yılda 1 muayene olmak gerekir. Lezyon leke ve benler büyürken acımasa da ve belirti vermese de göze çarpacaktır. Kanama noktasına gelen ben ve lezyonlar için artık çok geç demektir.
İyi aydınlatılmış bir odada boy aynasında tüm vücudunuzu iyice inceleyin. Saç derinizi bir fırça ve kurutma makinesi ile test edebilirsiniz. Yüz, boyun, kulaklar, burun delikleri ve dudaklara iyice bakın. Tırnaklara kadar inceleyin. Güneşin temas ettiği yerlere bakın gerekirse fotoğraf çekin.
Kaynak.7gunsaglik
Kalça ve Cilt Aknesinden Nasıl Kurtuluruz?
Bazı ciltler sivilceye yani akneye daha meyillidir. Kalça bölgesinde arka bacaklarda aknelerden kurtulmanın yolları da var.
Bu küçük şişlikleri tanıyalım nedenlerine ve çarelerine bakalım ki cildimiz sağlıklı ve güzel görünsün.
Vücudunuzu benzoil peroksit ile yıkayın. Bu maddeyi içeren özel karışımlar vücut bakım mağazalarında satılıyor. Akneleri kurutuyor folikül gelişimini engelliyor ve bu kremler ölü deriyi soyarak temizliyor.
Salisilik asitli maddeleri içeren ürünler de gözenekleri açıyor, ciltte biriken yağı atıyor ve sivilcelerden kurtarıyor. Temizlik yaparak çıkacak sivilceleri de önlüyor. Günlük temizlik ve bakım mendilleri her markada mevcut.
Laktik asitli vücut losyonu kullanın. Sinir bozucu lekelere iyi gelir, cildi nemlendirir, yağı atar ve akne oluşumunu önler. Ölü cilt hücrelerini kapatır ve temizler.
Terleyince hemen duş alın. Terin vücutta birikmesi akne sebebidir. Aktivite sonrası ılık bir duş alın.
Kaynak.7gunsaglik
Bu küçük şişlikleri tanıyalım nedenlerine ve çarelerine bakalım ki cildimiz sağlıklı ve güzel görünsün.
Vücudunuzu benzoil peroksit ile yıkayın. Bu maddeyi içeren özel karışımlar vücut bakım mağazalarında satılıyor. Akneleri kurutuyor folikül gelişimini engelliyor ve bu kremler ölü deriyi soyarak temizliyor.
Salisilik asitli maddeleri içeren ürünler de gözenekleri açıyor, ciltte biriken yağı atıyor ve sivilcelerden kurtarıyor. Temizlik yaparak çıkacak sivilceleri de önlüyor. Günlük temizlik ve bakım mendilleri her markada mevcut.
Laktik asitli vücut losyonu kullanın. Sinir bozucu lekelere iyi gelir, cildi nemlendirir, yağı atar ve akne oluşumunu önler. Ölü cilt hücrelerini kapatır ve temizler.
Terleyince hemen duş alın. Terin vücutta birikmesi akne sebebidir. Aktivite sonrası ılık bir duş alın.
Kaynak.7gunsaglik
Yiyecekler Cildimizi Nasıl Etkiliyor?
Yediğimiz gıdalar cildimizin görünümünü ve sağlığını da etkiliyor. Nemli, muhteşem görünen bir cilt için yediklerimize dikkat etmeliyiz.
Şimdi efsaneleri doğru bilinen hataları görelim.
Çikolata akne ve sivilce nedenidir. Bu tamamen doğru bir şey değildir. Saf çikolata ve kakao cildi güzelleştiren antioksidanları içerir kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Şekerli ve sütlü olunca işler değişebilir.
Yağlı gıdalar cildi kızartır leke ve sivilce yapar tabiri de her zaman doğru olmayabilir. Cildi net ve parlak tutan doğal yağlardır. Fındık, zeytin ve avokado yağları aksine cildi besler güzelleştirir. Kızartma yağı gibi yağları tüketmemek gerekir.
Süt ürünleri vücut için daima iyi olmayabilir. Kalsiyum, protein ve D vitamini içeren süt deri rahatsızlıklarının sebebi de olabiliyor.
Kafein döküntülere yol açar, direkt sebebi olmasa da bazı nedenlerine yol açabilir. Yeşil ve siyah çay ile kahve cildi güneşten korur.
Kaynak.7gunsaglik
Şimdi efsaneleri doğru bilinen hataları görelim.
Çikolata akne ve sivilce nedenidir. Bu tamamen doğru bir şey değildir. Saf çikolata ve kakao cildi güzelleştiren antioksidanları içerir kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Şekerli ve sütlü olunca işler değişebilir.
Yağlı gıdalar cildi kızartır leke ve sivilce yapar tabiri de her zaman doğru olmayabilir. Cildi net ve parlak tutan doğal yağlardır. Fındık, zeytin ve avokado yağları aksine cildi besler güzelleştirir. Kızartma yağı gibi yağları tüketmemek gerekir.
Süt ürünleri vücut için daima iyi olmayabilir. Kalsiyum, protein ve D vitamini içeren süt deri rahatsızlıklarının sebebi de olabiliyor.
Kafein döküntülere yol açar, direkt sebebi olmasa da bazı nedenlerine yol açabilir. Yeşil ve siyah çay ile kahve cildi güneşten korur.
Kaynak.7gunsaglik
Meme Kanseri Hastaları İçin Yoga
Meme kanserine yoga yardımcı olabilir. Hareket, meditasyon ve enerji kazanmak, meme kanseri tedavi sürecinde oldukça etkili.
Vücudu canlandırıyor ve ruh halini yükseltiyor. Meme kanseri hastalarında da moralin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Kemoterapi vücudu bozuyor ve enerjiyi emiyor. Oysa yoga ve egzersiz motivasyon sağlıyor enerji veriyor beceri kazandırıyor zihinsel ve fiziksel sağlık veriyor. Yoga meme kanseri hastalarında yaşam kalitesini artırıyor.
Yorgunluğu ve uyku bozukluklarını azaltır, enerjiyi artırır, stresi azaltır, fiziksel işleyişi iyileştirir, radyoterapi etkilerini hafifletir. Esneklik ve güç veren yoga, fiziksel pozlarla yapılır ve ruhsal refahı sağlar. Nefes teknikleri kullanılır. Zihin-beden-ruh dengesini kurar. Germe, fiziksel duruş ve hareketler, kontrollü nefes, meditasyon, gevşeme yapılır.
Bir seans 30 ila 90 dk arasında değişir. Kanser hastasıysanız uygun ve uzman bir spor eğitmeni bulun. Eğitmeninizle önceden konuşup danışın. Risklerini de bilin. Yorucu ve tedaviyi önleyici kısımları atlayın. Rahatsız edici ağrı yapıcı hareketlerden kaçının. Yastık ve destek ihtiyaçlarınızı bildirin ve dikkat edin.
Kaynak.7gunsaglik
Vücudu canlandırıyor ve ruh halini yükseltiyor. Meme kanseri hastalarında da moralin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Kemoterapi vücudu bozuyor ve enerjiyi emiyor. Oysa yoga ve egzersiz motivasyon sağlıyor enerji veriyor beceri kazandırıyor zihinsel ve fiziksel sağlık veriyor. Yoga meme kanseri hastalarında yaşam kalitesini artırıyor.
Yorgunluğu ve uyku bozukluklarını azaltır, enerjiyi artırır, stresi azaltır, fiziksel işleyişi iyileştirir, radyoterapi etkilerini hafifletir. Esneklik ve güç veren yoga, fiziksel pozlarla yapılır ve ruhsal refahı sağlar. Nefes teknikleri kullanılır. Zihin-beden-ruh dengesini kurar. Germe, fiziksel duruş ve hareketler, kontrollü nefes, meditasyon, gevşeme yapılır.
Bir seans 30 ila 90 dk arasında değişir. Kanser hastasıysanız uygun ve uzman bir spor eğitmeni bulun. Eğitmeninizle önceden konuşup danışın. Risklerini de bilin. Yorucu ve tedaviyi önleyici kısımları atlayın. Rahatsız edici ağrı yapıcı hareketlerden kaçının. Yastık ve destek ihtiyaçlarınızı bildirin ve dikkat edin.
Kaynak.7gunsaglik
Hepatit E Hastaları İçin Karaciğer Biyopsisine
Non invaziv türdeki karaciğer biyopsisi, hepatit E hastalarına uygulanan bir bulgu tarama tekniği.
Daha hızlı sonuç veren ve daha ağrısız bir alternatif ise şu sıralar mevcut. Siroz teşhisinde önemli bir kaynak olan karaciğer biyopsisi hepatit E hastalarının yardımcısı. Fakat bu biyopsi sırasında hastalar ağrı çekebiliyor. Kronik hepatit B, C ve E hastalıklarında ağrılı ve zor karaciğer biyopsisi yerine Fibroscan adlı tarama ve görüntüleme tekniği kullanılabilir. Gebeliği izlemede kullanılan ultrason tekniği ile hemen hemen aynıdır.
Deri altından doku örneği alınan ağrılı bir yöntem olan biyopsiye oranla acısız ve hızlıdır. Biyopsinin riskleri arasında kanama, ağrı, nadir durumlarda da ölüm vardır. Hızlı ve ağrısız bir iç hastalık tarama mekanizması olan fibro tarama tekniği ile hastalar rahat nefes alacak. Elastografi tekniğine dayalı olarak çalışıyor. Tarama yaklaşık 15 dk sürüyor. Hemen sonuç verebilen ayakta işleyen bir prosedüre sahip. Kronik viral hepatit ve siroz teşhisinde oldukça başarılı. Biyopsiye mükemmel bir alternatiftir.
Kaynak.7gunsaglik
Daha hızlı sonuç veren ve daha ağrısız bir alternatif ise şu sıralar mevcut. Siroz teşhisinde önemli bir kaynak olan karaciğer biyopsisi hepatit E hastalarının yardımcısı. Fakat bu biyopsi sırasında hastalar ağrı çekebiliyor. Kronik hepatit B, C ve E hastalıklarında ağrılı ve zor karaciğer biyopsisi yerine Fibroscan adlı tarama ve görüntüleme tekniği kullanılabilir. Gebeliği izlemede kullanılan ultrason tekniği ile hemen hemen aynıdır.
Deri altından doku örneği alınan ağrılı bir yöntem olan biyopsiye oranla acısız ve hızlıdır. Biyopsinin riskleri arasında kanama, ağrı, nadir durumlarda da ölüm vardır. Hızlı ve ağrısız bir iç hastalık tarama mekanizması olan fibro tarama tekniği ile hastalar rahat nefes alacak. Elastografi tekniğine dayalı olarak çalışıyor. Tarama yaklaşık 15 dk sürüyor. Hemen sonuç verebilen ayakta işleyen bir prosedüre sahip. Kronik viral hepatit ve siroz teşhisinde oldukça başarılı. Biyopsiye mükemmel bir alternatiftir.
Kaynak.7gunsaglik
Güzelliğinizi Doğal Yollardan Koruyun
Tırnaklarınızda oluşan beyaz çizgiler vücudunuzda neyin eksikliğinin sinyalini veriyor?
Saçlarınızın yağlı olmasından şikayet ediyorsanız, her gün bir kase yoğurt yemeyi deneyin… Tırnaklarınızdaki beyaz çizgiler ise vücudunuzun patatese ihtiyaç duyduğunun habercisidir…. Kozmetik ürünlere para vermek yerine güzelliğinizi doğal yollardan korumanız mümkün. Cosmopolitan’ın ‘Summer’ dergisi tarafından hazırlanan dosya; hangi sebze ve meyvenin sizi güzelleştirdiğini anlatıyor. Bu dosyaya göre; güzel bir cilt için avokado, sağlam gözler için ıspanak yemeniz gerekiyor.
Yumuşak cilt: Kuru bir cilde sahipseniz bol bol avokado yemelisiniz. E vitamini deposu olan bu meyve, hücrelerin formda olmalarını sağlar. Dolayısıyla sizi sağlıklı ve esnek bir cilde kavuşturur. Kırışıklığa karşı savaşmak için de yaban mersini yemelisiniz. Bu meyve yaşlılığı doğal yoldan yavaşlatıyor.
Tatlı patates iyidir
Parlak bakışlar: Atıştırmalık olarak veya yemek aralarında böğürtlen yiyerek kanlanmış gözlere veda edebilirsiniz. C vitamini deposu olan böğürtlen, gözlerdeki küçük damarları güçlendirerek çatlamalarını engelliyor. Sağlıklı gözler: Ispanak, bol C vitamini içeriyor. C vitamini de gözlerde kuruluk ve iritasyon gibi problemleri önleyen bir vitamin. Ayrıca betakaroten bakımından da zengin olan ıspanak sayesinde vücudun A vitamini üretimi hızlanıyor. Güçlü tırnaklar: Tırnaklarınızda çizgiler oluşuyorsa tatlı patates yiyin. Betakaroten açısından çok zengin olan bu sebze sayesinde tırnakların deformasyona uğrayan hücreleri tamir oluyor, tırnaklar sağlığına kavuşuyor. Torbasız gözaltı: Gözaltlarınızda koyu renkli torbaları yok etmenin çaresi muz yemek. Vücudumuzun seratonine çevirdiği ‘tryptophan’ adlı amino asitlerden bol miktarda içeren muz, doğal yatıştırıcı görevi görerek geceleri rahat uyumanızı sağlar.
Yoğurt gibisi yok
Doğal saç rengi: Ak düşen saçlarla ay çekirdeği ile savaşabilirsiniz. Ay çekirdeği yoğun olarak bakır içeriyor ve bu mineral, saçlardaki melanin adlı pigmenti artırıyor. Bakır eksikliği, beyaz saçların erken oluşmasına neden oluyor. Parlak saçlar: Yağlı bir saç yapısına sahipseniz yoğurt yemeyi deneyin. B vitaminleri, özellikle de B12 açısından çok yoğun olan yoğurt, saçtaki yağ üretimini azaltıyor. Sade yoğurt yemeyi sevmiyorsanız, biraz bal karıştırmayı deneyebilirsiniz. Her gün yulaf yiyerek saçlarınızın ipeksi yumuşaklıkta olmasını sağlarsınız. Yulafı sade olarak yemek zor olduğundan, meyvelerin üzerine serperek ya da yoğurt ile yiyebilirsiniz .
Bir günlük güzellik diyeti
Bir gün boyunca aşağıdaki listedeki yiyecekler ile kendinizi yenileyebilirsiniz.
Kahvaltı: Yarım mango ve böğürtlen ile yapılmış meyve salatasına iki kaşık yağsız yoğurt ekleyin ve üzerine iki yemek kaşığı yulaf serpin.
Ara: Bir adet muz.
Öğlen: Karides ve avokado salatası… Bir adet avokadoya bir avuç karides ekleyin, bol yeşillikle süsleyip yiyin. Akşamüstü: Bir avuç ay çekirdeği.
Akşam: Izgara somon, fırında patates ve buharda pişmiş ıspanak. İçecekler: Gün boyunca eşit aralıklarla iki litre su için..Kaynak. .,
Saçlarınızın yağlı olmasından şikayet ediyorsanız, her gün bir kase yoğurt yemeyi deneyin… Tırnaklarınızdaki beyaz çizgiler ise vücudunuzun patatese ihtiyaç duyduğunun habercisidir…. Kozmetik ürünlere para vermek yerine güzelliğinizi doğal yollardan korumanız mümkün. Cosmopolitan’ın ‘Summer’ dergisi tarafından hazırlanan dosya; hangi sebze ve meyvenin sizi güzelleştirdiğini anlatıyor. Bu dosyaya göre; güzel bir cilt için avokado, sağlam gözler için ıspanak yemeniz gerekiyor.
Yumuşak cilt: Kuru bir cilde sahipseniz bol bol avokado yemelisiniz. E vitamini deposu olan bu meyve, hücrelerin formda olmalarını sağlar. Dolayısıyla sizi sağlıklı ve esnek bir cilde kavuşturur. Kırışıklığa karşı savaşmak için de yaban mersini yemelisiniz. Bu meyve yaşlılığı doğal yoldan yavaşlatıyor.
Tatlı patates iyidir
Parlak bakışlar: Atıştırmalık olarak veya yemek aralarında böğürtlen yiyerek kanlanmış gözlere veda edebilirsiniz. C vitamini deposu olan böğürtlen, gözlerdeki küçük damarları güçlendirerek çatlamalarını engelliyor. Sağlıklı gözler: Ispanak, bol C vitamini içeriyor. C vitamini de gözlerde kuruluk ve iritasyon gibi problemleri önleyen bir vitamin. Ayrıca betakaroten bakımından da zengin olan ıspanak sayesinde vücudun A vitamini üretimi hızlanıyor. Güçlü tırnaklar: Tırnaklarınızda çizgiler oluşuyorsa tatlı patates yiyin. Betakaroten açısından çok zengin olan bu sebze sayesinde tırnakların deformasyona uğrayan hücreleri tamir oluyor, tırnaklar sağlığına kavuşuyor. Torbasız gözaltı: Gözaltlarınızda koyu renkli torbaları yok etmenin çaresi muz yemek. Vücudumuzun seratonine çevirdiği ‘tryptophan’ adlı amino asitlerden bol miktarda içeren muz, doğal yatıştırıcı görevi görerek geceleri rahat uyumanızı sağlar.
Yoğurt gibisi yok
Doğal saç rengi: Ak düşen saçlarla ay çekirdeği ile savaşabilirsiniz. Ay çekirdeği yoğun olarak bakır içeriyor ve bu mineral, saçlardaki melanin adlı pigmenti artırıyor. Bakır eksikliği, beyaz saçların erken oluşmasına neden oluyor. Parlak saçlar: Yağlı bir saç yapısına sahipseniz yoğurt yemeyi deneyin. B vitaminleri, özellikle de B12 açısından çok yoğun olan yoğurt, saçtaki yağ üretimini azaltıyor. Sade yoğurt yemeyi sevmiyorsanız, biraz bal karıştırmayı deneyebilirsiniz. Her gün yulaf yiyerek saçlarınızın ipeksi yumuşaklıkta olmasını sağlarsınız. Yulafı sade olarak yemek zor olduğundan, meyvelerin üzerine serperek ya da yoğurt ile yiyebilirsiniz .
Bir günlük güzellik diyeti
Bir gün boyunca aşağıdaki listedeki yiyecekler ile kendinizi yenileyebilirsiniz.
Kahvaltı: Yarım mango ve böğürtlen ile yapılmış meyve salatasına iki kaşık yağsız yoğurt ekleyin ve üzerine iki yemek kaşığı yulaf serpin.
Ara: Bir adet muz.
Öğlen: Karides ve avokado salatası… Bir adet avokadoya bir avuç karides ekleyin, bol yeşillikle süsleyip yiyin. Akşamüstü: Bir avuç ay çekirdeği.
Akşam: Izgara somon, fırında patates ve buharda pişmiş ıspanak. İçecekler: Gün boyunca eşit aralıklarla iki litre su için..Kaynak. .,
Bilinçsiz Diyetle Saçlarınız Dökülebilir
Bilinçsiz bir şekilde yapılan diyetler ve bu diyetlerin yol açtığı kansızlık saçların yıpranıp, güçsüzleşmesiyle birlikte hızla dökülmesine neden oluyor…
Çoğu kadın zayıf görünmek uğruna rejim programına başlıyor. Ancak ağır ve bilinçsizce yapılan diyet sonrasında saçlar beslenemeyeceği için ciddi saç kayıpları oluşabilir. Bu şok diyetler, hızla dökülen, cansız, çabuk kırılan saçlara neden olur. Dengeli ve uzun sürede verilen kilonun ise saç sağlığını olumlu yönde etkisi var.
Hangi besinlerin tüketilmesi saç sağlığını doğrudan etkiliyor?
Saç sağlığını korumanın yolu; düzenli ve dengeli beslenmekten geçer. Son yıllarda fast-food tarzı beslenme alışkanlıklarının hızla arttığını görüyoruz. Bu tarz dengesiz ve düzensiz beslenme alışkanlıklarının saç sağlığı üzerindeki zararları her geçen gün artıyor. Sağlıklı ve dökülmeyen saçlar istiyorsanız beslenmenizde protein, çinko, B 12 vitaminleri, folik asit ve bakır eksikliği olmamasına özen göstermeniz gerekiyor. Bu besinlerin eksikliği saç sağlığınızı olumsuz yönde etkiliyor.
Sigara kullanımının saç üzerindeki etkileri nelerdir?
Düzenli sigara ve alkol kullanımı tüm sağlığı etkilediği gibi saç sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Alkol ve sigara kullanımını alışkanlık haline getirmek, saçların ölmesine neden oluyor. Özellikle sigara kullananlarda saçların erken beyazladığı saptanmıştır. Ayrıca sigara, saçlarda yağlanmaya ve kırılmaya da neden olmaktadır.
Uzmanından altın öneriler
Diyete ihtiyacı olanların bunu bir beslenme uzmanının kontrolünde yapması ve bilinçsizce yapılan diyetlerden uzak durmak. – Karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmak, protein ağırlıklı beslenmeye özen göstermek. -Uyku saatlerini düzenli ve günlük yaşamınızı aksatmayacak hale getirmek. – Stresten uzak durmak. – Çinko, B12, bakır, folik asit içeren besinler tüketmek. – Sigara kullanımını alışkanlık haline getirmemek. Mümkünse uzak durmak.-Antioksidan yiyeceklere (sebze meyve gibi) sofranızda yer vermek. Fast food tarzı beslenme alışkanlıklarından uzak durmak. – Uzman kontrolü dışında saç sağlığınız için önerilen ilaçları kullanmamak..Kaynak. .,
Çoğu kadın zayıf görünmek uğruna rejim programına başlıyor. Ancak ağır ve bilinçsizce yapılan diyet sonrasında saçlar beslenemeyeceği için ciddi saç kayıpları oluşabilir. Bu şok diyetler, hızla dökülen, cansız, çabuk kırılan saçlara neden olur. Dengeli ve uzun sürede verilen kilonun ise saç sağlığını olumlu yönde etkisi var.
Hangi besinlerin tüketilmesi saç sağlığını doğrudan etkiliyor?
Saç sağlığını korumanın yolu; düzenli ve dengeli beslenmekten geçer. Son yıllarda fast-food tarzı beslenme alışkanlıklarının hızla arttığını görüyoruz. Bu tarz dengesiz ve düzensiz beslenme alışkanlıklarının saç sağlığı üzerindeki zararları her geçen gün artıyor. Sağlıklı ve dökülmeyen saçlar istiyorsanız beslenmenizde protein, çinko, B 12 vitaminleri, folik asit ve bakır eksikliği olmamasına özen göstermeniz gerekiyor. Bu besinlerin eksikliği saç sağlığınızı olumsuz yönde etkiliyor.
Sigara kullanımının saç üzerindeki etkileri nelerdir?
Düzenli sigara ve alkol kullanımı tüm sağlığı etkilediği gibi saç sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Alkol ve sigara kullanımını alışkanlık haline getirmek, saçların ölmesine neden oluyor. Özellikle sigara kullananlarda saçların erken beyazladığı saptanmıştır. Ayrıca sigara, saçlarda yağlanmaya ve kırılmaya da neden olmaktadır.
Uzmanından altın öneriler
Diyete ihtiyacı olanların bunu bir beslenme uzmanının kontrolünde yapması ve bilinçsizce yapılan diyetlerden uzak durmak. – Karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmak, protein ağırlıklı beslenmeye özen göstermek. -Uyku saatlerini düzenli ve günlük yaşamınızı aksatmayacak hale getirmek. – Stresten uzak durmak. – Çinko, B12, bakır, folik asit içeren besinler tüketmek. – Sigara kullanımını alışkanlık haline getirmemek. Mümkünse uzak durmak.-Antioksidan yiyeceklere (sebze meyve gibi) sofranızda yer vermek. Fast food tarzı beslenme alışkanlıklarından uzak durmak. – Uzman kontrolü dışında saç sağlığınız için önerilen ilaçları kullanmamak..Kaynak. .,
Vücudunuzdaki 10 Önemli Nokta
Belki farkında değilsiniz ama vücudunuz size sık sık hastalıklarla ilgili sinyaller verir. Bunlara dikkat ederek hastalıkları oluşma aşamasındayken engellemek elinizde. Sağlıklı yaşam için vücudunuzun neler söylediğine bir göz atın..
ARA SIRA DÜZ YAKKABILAR GİYİN
Amerika’da Virginia Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre stilettolar, düz ayakkabılara oranla diz ve kalçalara yüzde 25 daha fazla basınç uyguluyor. Bu yüzden, babetlerle barışma vakti geldi. Ayrıca eklemlerinizdeki basıncı azaltmak ve omurganızı sağlamlaştırmak için bel bölgesi kaslarınızı çalıştıran egzersizler yapmalısınız.
BACAK BOYU ÖNEMLİ
Eğer bacak boyunuz kısaysa sigara ve alkol kullanmadan önce iki kez düşünün. İngiltere’de Bristol Üniversitesi’nde yapılan farklı iki araştırmaya göre 75.8 cm’den kısa bacak boyuna sahip kadınların kalp ve karaciğer hastalıklarına yakalanma riski diğerlerine göre daha fazla.
NEFESİNİZİ KONTROL EDIN
Ağız kokusu problemi yaşıyorsanız dişçiye gitme zamanı geldi demektir. Çünkü diş çevresinde oluşan plak tabakası, ağız kokusuna sebep olabilir. Bu da ileride diş etleriyle ilgili ciddi sorunların habercisidir. Günde iki kez dişlerinizi fırçalamayı, haftada üç kez diş ipi kullanmayı ihmal etmeyin.
LEKE VE BENLERİ TAKİP EDİN
Bacaklarınızda birdenbire ortaya çıkan lekeleri, renk veya şekil değiştiren benleri dermatoloğunuza en kısa zamanda göstermelisiniz. Bu sayede sinsice yaklaşan birçok tehlikenin de önüne geçmiş olacaksınız.
KULAKLARINIZI DİNLENDİRİN
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre her beş gençten biri yüksek sesle müzik dinlediği için işitme problemi yaşıyor. Uzmanlar sesin kısılmasını ve kulaklıkla dinleniyorsa 20 dakikada bir mola verilmesini söylüyor.
EKLEMLERİNİZİ ŞIMARTIN
Kronik eklem ağrıları; bilek, boyun, parmak ve kollarda ortaya çıkar. Bu ağrıları pek önemsemeyiz ama bunlar ciddi kemik ve kas rahatsızlıklarının habercileri olabilir. Zamanla kronikleşen bu ağrılarla baş etmek zordur. Gün boyu bilgisayar karşısında çalışıyorsanız dik oturmayı ve kısa aralıklarla esneme egzersizleri yapmayı unutmayın.
IŞILDAYAN GÖZLERE SAHİP OLUN
Göz doktorları keskin görüş ve genel göz sağlığı için A vitaminini öneriyor. Peki A vitaminini nelerden alabiliriz? Ispanak, patates, balkabağı, mango ve tabii havuçtan.
TIRNAKLAR VİTAMİNİN SÖZCÜSÜ
El ve ayak tırnaklarında beliren beyaz lekeler genelde çinko eksikliğinin belirtisi. Kaşık şeklindeki tırnaklar ise daha fazla demir almanız gerektiğini söyler. Kolay kırılan tırnaklar için en iyi çözüm omega- 3 yağ asidi takviyesidir.
GÖĞSÜNÜZ KURUMASIN
Sigaranın zararlarına bir yenisi eklendi. Uzmanlara göre sigara, cildin nem kazanmasını ve parlamasını sağlayan kolajeni parçalıyor. Ayrıca göğüs bölgenizin de kurumasına neden oluyor. Bu kuruluk zamanla kırışıklıklara da sebep olabilir..Kaynak. .,
ARA SIRA DÜZ YAKKABILAR GİYİN
Amerika’da Virginia Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre stilettolar, düz ayakkabılara oranla diz ve kalçalara yüzde 25 daha fazla basınç uyguluyor. Bu yüzden, babetlerle barışma vakti geldi. Ayrıca eklemlerinizdeki basıncı azaltmak ve omurganızı sağlamlaştırmak için bel bölgesi kaslarınızı çalıştıran egzersizler yapmalısınız.
BACAK BOYU ÖNEMLİ
Eğer bacak boyunuz kısaysa sigara ve alkol kullanmadan önce iki kez düşünün. İngiltere’de Bristol Üniversitesi’nde yapılan farklı iki araştırmaya göre 75.8 cm’den kısa bacak boyuna sahip kadınların kalp ve karaciğer hastalıklarına yakalanma riski diğerlerine göre daha fazla.
NEFESİNİZİ KONTROL EDIN
Ağız kokusu problemi yaşıyorsanız dişçiye gitme zamanı geldi demektir. Çünkü diş çevresinde oluşan plak tabakası, ağız kokusuna sebep olabilir. Bu da ileride diş etleriyle ilgili ciddi sorunların habercisidir. Günde iki kez dişlerinizi fırçalamayı, haftada üç kez diş ipi kullanmayı ihmal etmeyin.
LEKE VE BENLERİ TAKİP EDİN
Bacaklarınızda birdenbire ortaya çıkan lekeleri, renk veya şekil değiştiren benleri dermatoloğunuza en kısa zamanda göstermelisiniz. Bu sayede sinsice yaklaşan birçok tehlikenin de önüne geçmiş olacaksınız.
KULAKLARINIZI DİNLENDİRİN
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre her beş gençten biri yüksek sesle müzik dinlediği için işitme problemi yaşıyor. Uzmanlar sesin kısılmasını ve kulaklıkla dinleniyorsa 20 dakikada bir mola verilmesini söylüyor.
EKLEMLERİNİZİ ŞIMARTIN
Kronik eklem ağrıları; bilek, boyun, parmak ve kollarda ortaya çıkar. Bu ağrıları pek önemsemeyiz ama bunlar ciddi kemik ve kas rahatsızlıklarının habercileri olabilir. Zamanla kronikleşen bu ağrılarla baş etmek zordur. Gün boyu bilgisayar karşısında çalışıyorsanız dik oturmayı ve kısa aralıklarla esneme egzersizleri yapmayı unutmayın.
IŞILDAYAN GÖZLERE SAHİP OLUN
Göz doktorları keskin görüş ve genel göz sağlığı için A vitaminini öneriyor. Peki A vitaminini nelerden alabiliriz? Ispanak, patates, balkabağı, mango ve tabii havuçtan.
TIRNAKLAR VİTAMİNİN SÖZCÜSÜ
El ve ayak tırnaklarında beliren beyaz lekeler genelde çinko eksikliğinin belirtisi. Kaşık şeklindeki tırnaklar ise daha fazla demir almanız gerektiğini söyler. Kolay kırılan tırnaklar için en iyi çözüm omega- 3 yağ asidi takviyesidir.
GÖĞSÜNÜZ KURUMASIN
Sigaranın zararlarına bir yenisi eklendi. Uzmanlara göre sigara, cildin nem kazanmasını ve parlamasını sağlayan kolajeni parçalıyor. Ayrıca göğüs bölgenizin de kurumasına neden oluyor. Bu kuruluk zamanla kırışıklıklara da sebep olabilir..Kaynak. .,
İshal Neden Oluşur, Nasıl Tedavi Edilir?
Ishal, dışkının daha sıvı ve yumuşak hale gelmesi ve sık tuvalete gitmek zorunda kalma durumudur. Bununla birlikte dışkı kanlı, sümüklü ya da yağlı bir şekil alabilmektedir.
Belirtileri
Günde 3 kereden fazla idrara çıkma, bulantı ve kusma, dışkının sıvı bir hal alması ishalin en sık görülen belirtileri arasındadır. Ishalle birlikte vücut önemli miktarda mineral ve su kaybetmektedir. Yaz aylarında daha sık görülür.
Tüm bunlarla birlikte İshal, çocuk ölümlerinin önemli nedenlerinden bir tanesidir.
Nedenleri
Ishalin en önemli nedenleri arasında virüs, bakteri ve parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar gelmektedir. Bununla birlikte bozuk yiyecek tüketimi, üşütme, kolera, bağırsak hastalıkları, tifo, dizanteri, alkol tüketimi, karaciğer, akciğer ve kalp hastalıkları da ishale neden olabilmektedir.
Tedavisi
Tedavide alınacak en önemli husus vücudun kaybettiği sıvının geri alınmasını sağlamaktır. Bundan dolayı ishal olan kişinin fazla sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Ishal olan bebekler daha sık emzirilmeli, kaybolan sıvı ve mineral kayıplarının geri alınması sağlanmalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Belirtileri
Günde 3 kereden fazla idrara çıkma, bulantı ve kusma, dışkının sıvı bir hal alması ishalin en sık görülen belirtileri arasındadır. Ishalle birlikte vücut önemli miktarda mineral ve su kaybetmektedir. Yaz aylarında daha sık görülür.
Tüm bunlarla birlikte İshal, çocuk ölümlerinin önemli nedenlerinden bir tanesidir.
Nedenleri
Ishalin en önemli nedenleri arasında virüs, bakteri ve parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar gelmektedir. Bununla birlikte bozuk yiyecek tüketimi, üşütme, kolera, bağırsak hastalıkları, tifo, dizanteri, alkol tüketimi, karaciğer, akciğer ve kalp hastalıkları da ishale neden olabilmektedir.
Tedavisi
Tedavide alınacak en önemli husus vücudun kaybettiği sıvının geri alınmasını sağlamaktır. Bundan dolayı ishal olan kişinin fazla sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Ishal olan bebekler daha sık emzirilmeli, kaybolan sıvı ve mineral kayıplarının geri alınması sağlanmalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kolit (Kalın Bağırsak İltihabı) Nedir?
Kolit, kalın bağırsağın iltihaplanması sonucu meydana gelen bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır.
Belirtileri
Belirtiler yavaş yavaş da gelişebilmekte, aniden de ortaya çıkabilmektedir. Kolit şikayeti olan hastada karın ağrısı, yüksek ateş ve ishal gözlenmektedir. Bununla birlikte kansızlık, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı da gözlenen diğer bulgular arasındadır.
Nedenleri:
Nedeni günümüzde kesin olarak bilinmemekle birlikte virüs, bakteri ya da bağışıklık sistemindeki zayıflıktan kaynaklanıyor olabileceği ileri sürülmektedir. Bulaşıcı bir hastalık değildir.
Tedavisi
Hasta ilk olarak doktora başvurmalıdır. Doktorun uygulanacak tedavi ile birlikte sağlıklı ve dengeli beslenmek ve istirahat etmek de gerekmektedir. Hafta sigara ve alkol kullanımına terk etmelidir. Bazı hastalar süt ve türevleri tüketiminin şikayetleri artırdığını ileri sürmektedir. Bu nedenle şikayetleri artıran besinlerden uzak durmakta fayda vardır. Tüm bunların dışında tedavide cerrahi müdahale ilaç tedavisi de gerekli olabilmektedir. Uygulanan tedavinin temel amacı iltihabı kontrol altına almak hastalıktan kaynaklı şikayetleri azaltmaktır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Belirtileri
Belirtiler yavaş yavaş da gelişebilmekte, aniden de ortaya çıkabilmektedir. Kolit şikayeti olan hastada karın ağrısı, yüksek ateş ve ishal gözlenmektedir. Bununla birlikte kansızlık, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı da gözlenen diğer bulgular arasındadır.
Nedenleri:
Nedeni günümüzde kesin olarak bilinmemekle birlikte virüs, bakteri ya da bağışıklık sistemindeki zayıflıktan kaynaklanıyor olabileceği ileri sürülmektedir. Bulaşıcı bir hastalık değildir.
Tedavisi
Hasta ilk olarak doktora başvurmalıdır. Doktorun uygulanacak tedavi ile birlikte sağlıklı ve dengeli beslenmek ve istirahat etmek de gerekmektedir. Hafta sigara ve alkol kullanımına terk etmelidir. Bazı hastalar süt ve türevleri tüketiminin şikayetleri artırdığını ileri sürmektedir. Bu nedenle şikayetleri artıran besinlerden uzak durmakta fayda vardır. Tüm bunların dışında tedavide cerrahi müdahale ilaç tedavisi de gerekli olabilmektedir. Uygulanan tedavinin temel amacı iltihabı kontrol altına almak hastalıktan kaynaklı şikayetleri azaltmaktır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Astım Hakkında Merak Edilen Herşey
Astım, çeşitli nedenlerden dolayı, solunum yollarını oluşturan bronşların daralması, yapışkan sıvıların hava yolunu tıkaması, bronş zarında şişme meydana gelmesi ya da aşırı duyarlılık neticesinde oluşan ve solunum güçlüğü ile kendini gösteren bir solunum yolu hastalığıdır.
Nedenleri
Astım hastalığının kesin nedenleri tam anlamıyla bilinememekle birlikte, genetik faktörlerin hastalığın oluşumunda önemli rol oynadığı ileri sürülmektedir. Bulaşıcı bir hastalık olmayıp her yaşta astıma yakalanılabilir. Çocukluk yaşlarında astıma yakalananların iyileşme oranı yetişkinlikte yakalananlara oranla çok daha yüksektir.
Belirtileri
Gözlenen genel belirtiler arasında nefes darlığı, öksürük ve kimi zaman oluşan hırıltılı nefes alıp vermeler gözlenmektedir. Belirtilerin ani bir şekilde meydana gelmesi durumu astım krizi ya da astım atağı olarak adlandırılır. Böyle bir durumda hastalarda ağır bir nefes darlığı meydana gelir. Kirli ve soğuk hava, sigara dumanı, ev akarları, hayvan tüyleri gibi alerjen etkisi olan maddeler astım şikayetlerinin artmasına neden olmakta ve astım ataklarını tetiklemektedir.
Tedavisi
Tedavi sürecinde astım ataklarını durdurmak üretilmiş rahatlatıcı ilaçlar ve bu atakları önlemek ve akciğerleri korumak için üretilmiş koruyucu ilaçlar kullanılmaktadır. Korunmada ilaçların yeterli olmaması halinde aşı tedavisi de uygulanan bir yöntemdir.
Hasta doktorunun önerilerine harfiyen uymalı, kontrolleri aksatılmamalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Nedenleri
Astım hastalığının kesin nedenleri tam anlamıyla bilinememekle birlikte, genetik faktörlerin hastalığın oluşumunda önemli rol oynadığı ileri sürülmektedir. Bulaşıcı bir hastalık olmayıp her yaşta astıma yakalanılabilir. Çocukluk yaşlarında astıma yakalananların iyileşme oranı yetişkinlikte yakalananlara oranla çok daha yüksektir.
Belirtileri
Gözlenen genel belirtiler arasında nefes darlığı, öksürük ve kimi zaman oluşan hırıltılı nefes alıp vermeler gözlenmektedir. Belirtilerin ani bir şekilde meydana gelmesi durumu astım krizi ya da astım atağı olarak adlandırılır. Böyle bir durumda hastalarda ağır bir nefes darlığı meydana gelir. Kirli ve soğuk hava, sigara dumanı, ev akarları, hayvan tüyleri gibi alerjen etkisi olan maddeler astım şikayetlerinin artmasına neden olmakta ve astım ataklarını tetiklemektedir.
Tedavisi
Tedavi sürecinde astım ataklarını durdurmak üretilmiş rahatlatıcı ilaçlar ve bu atakları önlemek ve akciğerleri korumak için üretilmiş koruyucu ilaçlar kullanılmaktadır. Korunmada ilaçların yeterli olmaması halinde aşı tedavisi de uygulanan bir yöntemdir.
Hasta doktorunun önerilerine harfiyen uymalı, kontrolleri aksatılmamalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Tuzun Kalbe Zararları, Günlük Tuz Tüketimi
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, gıda üreticilerinin kullandıkları tuzu azaltmaları halinde kalp hastalıklarının beşte bir oranında azalacağı ortaya çıktı.
Uzmanlar “Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin” diyor.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Uzmanlar “Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin” diyor.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kornea Aşınmasına Karşı İlk Müdahale
En sık rastlanan kornea rahatsızlığı, gözün saydam ve koruyucu tabakasında meydana gelen aşınmadır. Toz, kir, kum, kıymık ve metal parçaları gözün bu hassas bölgesinde aşınmaya neden olabilir. Genellikle aşınma yüzeysedir; fakat dikkatli olunmadığı taktirde kornea ülseri gibi ciddi sorunlara neden olabilir.
Kornea aşınması bazı durumlarda aşırı ağrılı olabilir. Eğer korneanızda aşınma söz konusuysa gözünüzde bir madde olduğu hissine kapılabilirsiniz. Göz yaşı, bulanış görüş, aşırı hassaslık ve gözde kızarıklık kornea aşınmasının belirtileri arasında yer alabilir.
Kornea aşınması durumunda aşağıdaki ilk yardım adımlarını takip ediniz.
1-Gözünüzü bol su ile yıkayın.
2-Gözünüzü birçok kez kırpın ve toz, kir gibi maddeleri gözünüzden dışarı atmaya çalışın.
3-Göz kapağınızı kaldırarak yabancı maddelerin dışarı çıkmasını sağlayın.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kornea aşınması bazı durumlarda aşırı ağrılı olabilir. Eğer korneanızda aşınma söz konusuysa gözünüzde bir madde olduğu hissine kapılabilirsiniz. Göz yaşı, bulanış görüş, aşırı hassaslık ve gözde kızarıklık kornea aşınmasının belirtileri arasında yer alabilir.
Kornea aşınması durumunda aşağıdaki ilk yardım adımlarını takip ediniz.
1-Gözünüzü bol su ile yıkayın.
2-Gözünüzü birçok kez kırpın ve toz, kir gibi maddeleri gözünüzden dışarı atmaya çalışın.
3-Göz kapağınızı kaldırarak yabancı maddelerin dışarı çıkmasını sağlayın.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Sıcak Çarpması Belirtileri ve Tedavisi
Sıcak çarpması ve ısı yaralanmaları ciddi hastalıklardandır ve bazen ölüm sebebidir.
Güneş çarpmasında ambulansı çağırmak ve sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Beyin ve diğer iç organlara zarar verir, ölüme neden olabilir. Özellikle 50 yaş üstü insanları çok etkiler. Sağlıklı genç sporcularda da etkisi fazladır. Isı krampları, bayılma, ısı bitkinliği belirtileri gösterir. Genelde vücudun sıcaklık kontrol sisteminin gelişmesine neden olmaktadır yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalanlarda inme de görülebilir. Susuz kalınır ve bol su içilmesi gerekir. Merkezi sinir sistemi hasar görür. Diğer yaygın belirtiler bulantı, nöbet, konfüzyon, oryantasyon bozukluğu ve bazen bilinç veya koma kaybıdır.
Diğer belirtiler arasında şunlar olabilir:
Zonklamalı baş ağrısı
Baş dönmesi ve sersemlik
Sıcağa rağmen terleme eksikliği
Kırmızı, sıcak ve kuru cilt
Kas güçsüzlüğü veya kramplar
Bulantı ve kusma
Güçlü veya zayıf ya da hızlı kalp atışı
Hızlı, sığ nefes
Davranış değişiklikleri, oryantasyon bozukluğu, ya da şaşırma hali
Nöbetler
Bilinçsizlik.
İlk yardımda kişi serin gölgeli bir yere alınır. Fazla giysileri çıkarılır. Vücut soğutulur. Direkt ıslatma veya buz paketleri uygulanabilir. Küvette yatırılabilir. Ağır hareketten kaçınmalı ve soğuk yerde durulmalıdır. Açık havada durulmamalı, açık renkler giyilmeli, güneş kremleri kullanılmalı ve sıvısız kalınmamalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Güneş çarpmasında ambulansı çağırmak ve sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Beyin ve diğer iç organlara zarar verir, ölüme neden olabilir. Özellikle 50 yaş üstü insanları çok etkiler. Sağlıklı genç sporcularda da etkisi fazladır. Isı krampları, bayılma, ısı bitkinliği belirtileri gösterir. Genelde vücudun sıcaklık kontrol sisteminin gelişmesine neden olmaktadır yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalanlarda inme de görülebilir. Susuz kalınır ve bol su içilmesi gerekir. Merkezi sinir sistemi hasar görür. Diğer yaygın belirtiler bulantı, nöbet, konfüzyon, oryantasyon bozukluğu ve bazen bilinç veya koma kaybıdır.
Diğer belirtiler arasında şunlar olabilir:
Zonklamalı baş ağrısı
Baş dönmesi ve sersemlik
Sıcağa rağmen terleme eksikliği
Kırmızı, sıcak ve kuru cilt
Kas güçsüzlüğü veya kramplar
Bulantı ve kusma
Güçlü veya zayıf ya da hızlı kalp atışı
Hızlı, sığ nefes
Davranış değişiklikleri, oryantasyon bozukluğu, ya da şaşırma hali
Nöbetler
Bilinçsizlik.
İlk yardımda kişi serin gölgeli bir yere alınır. Fazla giysileri çıkarılır. Vücut soğutulur. Direkt ıslatma veya buz paketleri uygulanabilir. Küvette yatırılabilir. Ağır hareketten kaçınmalı ve soğuk yerde durulmalıdır. Açık havada durulmamalı, açık renkler giyilmeli, güneş kremleri kullanılmalı ve sıvısız kalınmamalıdır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
İlk Yardım Araçları Hakkında Bilgiler
İlk yardım kiti evde, iş yerinde, okulda, markette, arabada hemen her yerde bulunması gereken özel bir set. Hayati önemi var.
Temel ve kapsamlı olabilir. Profesyonel tıbbi yardım size ulaşana dek temel ilk yardım ihtiyaçlarınızı karşılamalı. Genelde küçük travmatik yaralanmalar, yanık, kesik, sıyrık, sokma, parçalanma, burkulmaları tedavi amaçlıdır. Seyahatlerinizde eczane bulamayabilirsiniz, ilk yardım çantanızı yanınızda bulundurun. Kişisel tıbbi ürünler, viral solunum yolu enfeksiyonları belirtilerini hafifletici araç ve gereçler bulunmalıdır.
Genel olarak, ateş, burun tıkanıklığı, öksürük ve boğaz ağrısı tedavi gereçleri ve ilaçları olmalıdır. Sindirim ve cilt sorunları, genel ağrılar, ateş düşürücü ve kesikler için malzemeler bulunmalıdır. Suya dayanıklı sağlam bir kapta yer almalılardır. Küçük naylon poşetlere malzemeleri tek tek ayırıp çantaya yerleştirin. Yılda 2 kez kiti kontrol edin, eski gereçleri yenileriyle değiştirin. Bavul, sırt veya el çantanızda mini boyları da bulunsun.
Genel olarak ev ve tatil ilk yardım çantanızda şunlar bulundurulmalıdır:
Yapıştırıcı, Yara bandı,
Anestezik sprey ve kaşıntı ile böcek sokması için krem veya losyon,
Steril gazlı bez, Atel ve bandaj, Antihistaminik ilaçlar, Eldiven, Antibiyotik krem,
Cep maskesi, Fırın torbası, Çengelli iğne ve makas, Üçgen bandaj,
Cımbız, Aspirin, İlk yardım kitabı, Böcek kovucu, El feneri, Güneş kremi,
Termometre. Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Temel ve kapsamlı olabilir. Profesyonel tıbbi yardım size ulaşana dek temel ilk yardım ihtiyaçlarınızı karşılamalı. Genelde küçük travmatik yaralanmalar, yanık, kesik, sıyrık, sokma, parçalanma, burkulmaları tedavi amaçlıdır. Seyahatlerinizde eczane bulamayabilirsiniz, ilk yardım çantanızı yanınızda bulundurun. Kişisel tıbbi ürünler, viral solunum yolu enfeksiyonları belirtilerini hafifletici araç ve gereçler bulunmalıdır.
Genel olarak, ateş, burun tıkanıklığı, öksürük ve boğaz ağrısı tedavi gereçleri ve ilaçları olmalıdır. Sindirim ve cilt sorunları, genel ağrılar, ateş düşürücü ve kesikler için malzemeler bulunmalıdır. Suya dayanıklı sağlam bir kapta yer almalılardır. Küçük naylon poşetlere malzemeleri tek tek ayırıp çantaya yerleştirin. Yılda 2 kez kiti kontrol edin, eski gereçleri yenileriyle değiştirin. Bavul, sırt veya el çantanızda mini boyları da bulunsun.
Genel olarak ev ve tatil ilk yardım çantanızda şunlar bulundurulmalıdır:
Yapıştırıcı, Yara bandı,
Anestezik sprey ve kaşıntı ile böcek sokması için krem veya losyon,
Steril gazlı bez, Atel ve bandaj, Antihistaminik ilaçlar, Eldiven, Antibiyotik krem,
Cep maskesi, Fırın torbası, Çengelli iğne ve makas, Üçgen bandaj,
Cımbız, Aspirin, İlk yardım kitabı, Böcek kovucu, El feneri, Güneş kremi,
Termometre. Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Allerjik Rinit Nedenleri, Belirtileri, Tedavisi
Belirli bir nedeni olmayan bu alerji türünde bazı belli başlı belirtiler söz konusudur. Burun akıntıları, burun hassasiyeti, hapşırma ve burun tıkanıklığı. Genellikle yetişkinlerde görülür. Bağışıklık sistemini engellemez.
Bazı komplikasyonlarla ilişkili olabilir bunlar:
Doku iltihabı, sinüzit veya sinüslerde şişlik,
Östaki borusu fonksiyon bozukluğu,
Orta kulak iltihabı olarak bilinen kronik kulak iltihabı,
Koku alma kaybı,
Astım ve
Uyku apnesidir.
Uyku hali ve burun kanaması gibi yan etkileri de vardır. Kan ve alerji testleriyle doğrulanır. Çevredeki maddeler alerjiyi tetikleyebilir. Alerjik rinit tetikleyicileri şunlardır:
Araç egzozu
Klor
Sigara dumanı
Temizleme solüsyonları
Tutkal ve yapıştırıcılar
Saç spreyi
Lateks
Çamaşır deterjanları
Metal tuzları
Parfüm
Dumanlı sis
Ahşap tozu.
Şu ilaçlar da tehlikelidir:
Aspirin,
Doğum kontrol hapları,
Tansiyon ilaçları,
Antidepresanlar,
Sakinleştiriciler ve
Cinsel sorun ilaçları.
Reçeteli ilaçlar ve alerji etkenlerinden kaçınmak tedavilerdendir. Sigara içmeyin ve içilen ortamda bulunmayın. Odun sobası ve şömineden kaçının. Parfüm, ev spreyi, kokulu ürünlerden kaçının. Kimyasal maddelerden ve bazı ilaçlardan kaçının.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Bazı komplikasyonlarla ilişkili olabilir bunlar:
Doku iltihabı, sinüzit veya sinüslerde şişlik,
Östaki borusu fonksiyon bozukluğu,
Orta kulak iltihabı olarak bilinen kronik kulak iltihabı,
Koku alma kaybı,
Astım ve
Uyku apnesidir.
Uyku hali ve burun kanaması gibi yan etkileri de vardır. Kan ve alerji testleriyle doğrulanır. Çevredeki maddeler alerjiyi tetikleyebilir. Alerjik rinit tetikleyicileri şunlardır:
Araç egzozu
Klor
Sigara dumanı
Temizleme solüsyonları
Tutkal ve yapıştırıcılar
Saç spreyi
Lateks
Çamaşır deterjanları
Metal tuzları
Parfüm
Dumanlı sis
Ahşap tozu.
Şu ilaçlar da tehlikelidir:
Aspirin,
Doğum kontrol hapları,
Tansiyon ilaçları,
Antidepresanlar,
Sakinleştiriciler ve
Cinsel sorun ilaçları.
Reçeteli ilaçlar ve alerji etkenlerinden kaçınmak tedavilerdendir. Sigara içmeyin ve içilen ortamda bulunmayın. Odun sobası ve şömineden kaçının. Parfüm, ev spreyi, kokulu ürünlerden kaçının. Kimyasal maddelerden ve bazı ilaçlardan kaçının.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Soğuk Algınlığı ve Gribe Doğal Çareler
Doğal grip ve soğuk algınlığı çözümleri. Hangi yöntemle bu kışı rahat atlatırız?
Ekinezya. Enfeksiyonlarla mücadelede çok kuvvetlidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, bir veya iki günde en azından belirtileri hafifletir. Bir haftadır hastaysanız ekinezya kullanın.
Çinko. Soğuk algınlığında virüslere karşı savaşır, bu mineral virüslerin çoğalmasını engeller. İlk 24 saat içinde grip belirtilerini azaltabilir, burun ürünlerinde kullanılabilir.
C vitamini. Soğukla mücadelede baş kahramandır. Belirtilerin etkilerini bir iki güne azaltır. Stres ve aşırı soğuğa maruz kalanları korur %50 grip oranını azaltır. Yüksek dozda alınırsa mide rahatsızlığı veya ishal yaşanabilir.
Tavuk çorbası. Soğuk algınlığı belirtilerini sıcak bir çorba azaltabilir. Buhar solumak bile burun yollarını açacaktır. Susuzluğu giderir iltihaplanmayı onarır.
Sarımsak. Mikroplarla savaşma yeteneği ünlü bir besindir. Sarımsak takviyesi ile grip önlenebilir. Besleyicidir, burun tıkanıklığına iyi gelir.
Burun damlanızı evde hazırlayın. Burun içine tuzlu ılık su püskürtün. Tuz, sıcağa yakın ılık su ve karbonatı bir şişede karıştırıp burundan içeri püskürtün. Günde 2-3 kez tekrarlayın.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Ekinezya. Enfeksiyonlarla mücadelede çok kuvvetlidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, bir veya iki günde en azından belirtileri hafifletir. Bir haftadır hastaysanız ekinezya kullanın.
Çinko. Soğuk algınlığında virüslere karşı savaşır, bu mineral virüslerin çoğalmasını engeller. İlk 24 saat içinde grip belirtilerini azaltabilir, burun ürünlerinde kullanılabilir.
C vitamini. Soğukla mücadelede baş kahramandır. Belirtilerin etkilerini bir iki güne azaltır. Stres ve aşırı soğuğa maruz kalanları korur %50 grip oranını azaltır. Yüksek dozda alınırsa mide rahatsızlığı veya ishal yaşanabilir.
Tavuk çorbası. Soğuk algınlığı belirtilerini sıcak bir çorba azaltabilir. Buhar solumak bile burun yollarını açacaktır. Susuzluğu giderir iltihaplanmayı onarır.
Sarımsak. Mikroplarla savaşma yeteneği ünlü bir besindir. Sarımsak takviyesi ile grip önlenebilir. Besleyicidir, burun tıkanıklığına iyi gelir.
Burun damlanızı evde hazırlayın. Burun içine tuzlu ılık su püskürtün. Tuz, sıcağa yakın ılık su ve karbonatı bir şişede karıştırıp burundan içeri püskürtün. Günde 2-3 kez tekrarlayın.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Ağrı, Ağrılar, Kas Eklem Ağrıları
Ağrılar : Ağrılar aslında bir nimet olup vücudumuzda ortaya çıkan rahatsızlıkları haber veren alarm sistemleridir. Sağlığımız yerinde iken, iç organlarımızın çalıştığını fark edemeyiz. Beş duyumuzdan ve iç organlarımızdan beyne bilgi götüren; beyinden gerekli emirleri getiren sinir telleri vücudumuzun mükemmel bir şekilde çalışmasını ve böylece hayatımızı devam ettirmemizi sağlarlar.
Beynimize, vücudumuzun çeşitli yerlerinden bilgi götüren sinir tellerinden bir kısmı, istihbaratçı gibi çalışarak işlerin yolunda gidip gitmediğini haber verirler. Bu istihbarat birimlerine feed back devreleri denmektedir. Feed back devrelerinden gelen istihbarat bilgilerine göre, gerektiğinde, beyinden organlara çalışma tempolarını normalde tutacak yeni emirler gönderilir.
Mesela, vücut ısımız normalde 36,50 olması gerekirken dış tesirler sebebiyle yükselince feed back devreleri derhal beyne haber verirler. Beyin aldığı bilgileri değerlendirerek, vücut ısısını normale indirmek için ter bezlerini faaliyete geçirir.
Yine hücrelerdeki besin miktarının düştüğünü farz edelim. Bu durumda kandaki şeker oranı da düşecektir. Feed back devreleri vasıtasıyla kandaki şeker oranının düştüğünü haber alan beynimiz, adrenalin salgı bezlerini faaliyete geçirir. Depo halindeki yedek şeker kana verilerek, kan şekeri seviyesi normale çıkarılır.
Hastalık sırasında, beyin düzeltemeyeceği bir durumla karşılaşınca, hastalık mikroplarının veya başka sebeplerin zarar vermeye başladığı bölgeye ağrı mesajları göndererek bizi uyarır. Biz de ağrımızı dindirmek ve dolayısıyla hastalığımıza çare aramak için doktora koşarız.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Beynimize, vücudumuzun çeşitli yerlerinden bilgi götüren sinir tellerinden bir kısmı, istihbaratçı gibi çalışarak işlerin yolunda gidip gitmediğini haber verirler. Bu istihbarat birimlerine feed back devreleri denmektedir. Feed back devrelerinden gelen istihbarat bilgilerine göre, gerektiğinde, beyinden organlara çalışma tempolarını normalde tutacak yeni emirler gönderilir.
Mesela, vücut ısımız normalde 36,50 olması gerekirken dış tesirler sebebiyle yükselince feed back devreleri derhal beyne haber verirler. Beyin aldığı bilgileri değerlendirerek, vücut ısısını normale indirmek için ter bezlerini faaliyete geçirir.
Yine hücrelerdeki besin miktarının düştüğünü farz edelim. Bu durumda kandaki şeker oranı da düşecektir. Feed back devreleri vasıtasıyla kandaki şeker oranının düştüğünü haber alan beynimiz, adrenalin salgı bezlerini faaliyete geçirir. Depo halindeki yedek şeker kana verilerek, kan şekeri seviyesi normale çıkarılır.
Hastalık sırasında, beyin düzeltemeyeceği bir durumla karşılaşınca, hastalık mikroplarının veya başka sebeplerin zarar vermeye başladığı bölgeye ağrı mesajları göndererek bizi uyarır. Biz de ağrımızı dindirmek ve dolayısıyla hastalığımıza çare aramak için doktora koşarız.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Otizm Riski Nasıl Meydana Geliyor?
leri yaşta baba olan erkeklerin torunlarında otizm görülme riski daha yüksek. Yaklaşık 2 kat daha fazla risk taşıyan geç yaşta baba olmaya dikkat.
İleri yaşta baba olanların torunlarında otizm riskinin arttığı belirlendi.
Stockholm Karolinska Enstitüsü’nden İsveçli bilim adamları ve birçok ülkeden uzmanın yaptığı araştırmada, ileri yaşta çocuk sahibi olan erkeklerin, bazı kalıtımsal bozuklukları torunlarına aktarabildiği, dolasıyla önceden bilinenin aksine, yaşlı erkeklerin torunlarında otizm riskinin arttığı görüldü.
Bilim adamları, 1932 yılından bu yana İsveç’te otistik 5 bin 936 kişi ve sağlıklı 30 bin 923 kişiyi karşılaştırdı. Kayıtlardaki baba ve annelerin yaşları ile dedelerin ne zaman baba olduğuna ilişkin bilgiler incelendi.
Araştırma, 50 yaşında ya da daha ileri yaşta kız sahibi olan babaların kızlarının otistik bebek dünyaya getirme riskinin, 20-24 yaşındaki babalara göre 1,79 kat fazla olduğunu gösterdi. 50 yaş ve üzerinde erkek çocuğu olan babaların oğullarının otistik bebek sahibi olma riski ise 1,67 kat fazla.
“JAMA Psychiatry” dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan Avi Reichenberg, “Psikiyatride ilk kez babanızın ve dedenizin seçimlerinin sizi etkileyebileceği gösterildi” ifadesini kullandı.
Reichenberg bunun, yaşlı babaya sahip kişilerin çocuk yapmaması gerektiği anlamına gelmediğini, riskin çok düşük olduğunu belirterek, sonuçların otizmin nedenlerinin anlaşılmasına ışık tuttuğunu vurguladı.
Bilim adamları, babanın yaşı ve otizm arasındaki bağlantının nedeninin henüz çözülemediğini, ancak yaşın ilerlemesiyle erkeklerin sperm hücrelerinde meydana gelen mutasyonun buna neden olabileceğini belirtti. Buna göre, babadan çocuklara geçen değişime uğramış genler, torunlara kadar ulaşabiliyor.
KÖTÜ MUAMELE OTİZM RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Aynı dergide yayımlanan bir başka araştırmada ise “orta derecede” kötü muameleye maruz kalan kadınların otistik bebek dünyaya getirme riskinin daha fazla olduğu belirlendi.
ABD’de 50 binden fazla kadının katıldığı araştırmada, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan kadınların bebeklerinde otizm riskinin travma geçirmemiş kadınlardan yüzde 60 fazla olduğu görüldü.
Bu tür kötü muamelelerin obezite, anksiyete ve depresyon gibi sağlık sorunları riskini de artırdığı vurgulandı.
Kaynak.7gunsaglik
İleri yaşta baba olanların torunlarında otizm riskinin arttığı belirlendi.
Stockholm Karolinska Enstitüsü’nden İsveçli bilim adamları ve birçok ülkeden uzmanın yaptığı araştırmada, ileri yaşta çocuk sahibi olan erkeklerin, bazı kalıtımsal bozuklukları torunlarına aktarabildiği, dolasıyla önceden bilinenin aksine, yaşlı erkeklerin torunlarında otizm riskinin arttığı görüldü.
Bilim adamları, 1932 yılından bu yana İsveç’te otistik 5 bin 936 kişi ve sağlıklı 30 bin 923 kişiyi karşılaştırdı. Kayıtlardaki baba ve annelerin yaşları ile dedelerin ne zaman baba olduğuna ilişkin bilgiler incelendi.
Araştırma, 50 yaşında ya da daha ileri yaşta kız sahibi olan babaların kızlarının otistik bebek dünyaya getirme riskinin, 20-24 yaşındaki babalara göre 1,79 kat fazla olduğunu gösterdi. 50 yaş ve üzerinde erkek çocuğu olan babaların oğullarının otistik bebek sahibi olma riski ise 1,67 kat fazla.
“JAMA Psychiatry” dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan Avi Reichenberg, “Psikiyatride ilk kez babanızın ve dedenizin seçimlerinin sizi etkileyebileceği gösterildi” ifadesini kullandı.
Reichenberg bunun, yaşlı babaya sahip kişilerin çocuk yapmaması gerektiği anlamına gelmediğini, riskin çok düşük olduğunu belirterek, sonuçların otizmin nedenlerinin anlaşılmasına ışık tuttuğunu vurguladı.
Bilim adamları, babanın yaşı ve otizm arasındaki bağlantının nedeninin henüz çözülemediğini, ancak yaşın ilerlemesiyle erkeklerin sperm hücrelerinde meydana gelen mutasyonun buna neden olabileceğini belirtti. Buna göre, babadan çocuklara geçen değişime uğramış genler, torunlara kadar ulaşabiliyor.
KÖTÜ MUAMELE OTİZM RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Aynı dergide yayımlanan bir başka araştırmada ise “orta derecede” kötü muameleye maruz kalan kadınların otistik bebek dünyaya getirme riskinin daha fazla olduğu belirlendi.
ABD’de 50 binden fazla kadının katıldığı araştırmada, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan kadınların bebeklerinde otizm riskinin travma geçirmemiş kadınlardan yüzde 60 fazla olduğu görüldü.
Bu tür kötü muamelelerin obezite, anksiyete ve depresyon gibi sağlık sorunları riskini de artırdığı vurgulandı.
Kaynak.7gunsaglik
Grip İle Zatürrenin Belirgin Farkları
İnsanlar sık sık griple zatürreyi birbirine karıştırır. Bu iki önemli hastalığın farkları nelerdir? Belirtileri, nedenleri ve tedavilerini Dr. Baran anlattı..
Zatürre hastalığının belirtilerinin gribe benzerlik taşıdığı belirtilirken, uzmanlar “Nasıl olsa geçer diye beklemeyin. Hastalıklar karışmışsa yaşamsal tehlike söz konusu” diyor.
TIP dilinde pnömoni olarak adlandırılan zatürre; akciğer parankimdokusunda meydana gelen iltihaplanma sonucu oluşan ve kronik bir sağlık sorunu olan kişilerde daha ağır seyredebilen ateşli bir hastalık. Günümüzde antibiyotiklerin yaygın kullanımı ve aşılama programlarına rağmen zatürreden ölüm oranı yüksek seyrediyor. Öyle ki ülkemizde görülme sıklığı yılda yüzde 1-2 arasında değişen zatürre ölüm nedenleri arasında 5. sırada yer alıyor. Bakteriler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmaların bulaşması sonucu ortaya çıkan zatürre hastalığına sağlıklı kişiler de yakalanabiliyor.
GRİP İLE KARIŞTIRILIYOR
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, zatürre belirtilerinin gribal enfeksiyon belirtileriyle karıştırılmasının ölümcül tablonun oluşmasında önemli bir etken olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor:
"Hastalar ‘Gribim, nasıl olsa geçer’ düşüncesiyle doktora başvurmakta gecikebiliyor. Ayrıca grip virüsü bizzat kendisi de zatürreye neden olabiliyor. Bu etkenlerden dolayı özellikle riskli kişilerde tablo giderek ağırlaşıyor ve hastayı aylarca yatağamahkûmedebiliyor, hatta hayatını kaybetmesine bile yol açabiliyor. Dolayısıyla grip olan her hastanın ihmal etmeden zamanında doktora başvurması yaşamsal öneme sahip."
Zatürre hastaneye yatış kriterleri ve hastalığı ağırlaştırıcı faktörler belirlendikten sonra etki edebilecek en uygun antibiyotik veya antibiyotikler ile tedavi ediliyor. Sıvı tüketiminin mutlaka artırılması gerekiyor. İlave olarak ateş düşürücüler ve serumgibi destek tedaviler verilebiliyor. Zatürre olan bir kişinin belirli bir süre istirahati, düzenli ve dengeli beslenmesi, bol sıvı tüketmesi, uykusunu iyi alması ve tedaviyemutlaka uyması gerekiyor.
BU HASTALIKLAR RİSKİ YÜKSELTİYOR
İlerleyen, birlikte ortaya çıkan bazı hastalıklar vücudun bağışıklık sistemini zayıflattığı için zatürreye yakalanma riskini artırıyor.
Bu hastalıklar arasında; KOAH, bronşit, kistik fibroz, diyabet, böbrek hastalığı, kalp yetmezliği, karaciğer hastalığı ve kanser yer alıyor. Aynı zamanda, dalağı alınmış olan hastalar, kronik alkolikler, beslenme bozukluğu olanlar, gribal enfeksiyon geçirenler, uzun süreli kortizon veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar ile bakım evlerinde yaşayanlar da risk altında oluyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Zatürrenin en önemli ve erken belirtileri; yüksek ateş, öksürük, sarı yeşil ve bazen kanlı balgam çıkarma, genel kırgınlık ve bitkinlik halidir.
Hastalığın şiddetine göre solunum yetmezliğine kadar ağırlaşan nefes darlığı… Bazı zatürrelerde akciğer dışı organlara ait bulgular da gelişebiliyor.
Yaygın kas ağrısı, bulantı kusma, böbrek yetersizliği, karaciğer fonksiyonlarında bozulma ve menenjite benzer santral sinir sistemi belirtileri…
Gelişen inatçı ateş, öksürük, balgam çıkarma, nefes alırken göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi yakınmalar…
Referans.7gunsaglik.com.tr
Zatürre hastalığının belirtilerinin gribe benzerlik taşıdığı belirtilirken, uzmanlar “Nasıl olsa geçer diye beklemeyin. Hastalıklar karışmışsa yaşamsal tehlike söz konusu” diyor.
TIP dilinde pnömoni olarak adlandırılan zatürre; akciğer parankimdokusunda meydana gelen iltihaplanma sonucu oluşan ve kronik bir sağlık sorunu olan kişilerde daha ağır seyredebilen ateşli bir hastalık. Günümüzde antibiyotiklerin yaygın kullanımı ve aşılama programlarına rağmen zatürreden ölüm oranı yüksek seyrediyor. Öyle ki ülkemizde görülme sıklığı yılda yüzde 1-2 arasında değişen zatürre ölüm nedenleri arasında 5. sırada yer alıyor. Bakteriler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmaların bulaşması sonucu ortaya çıkan zatürre hastalığına sağlıklı kişiler de yakalanabiliyor.
GRİP İLE KARIŞTIRILIYOR
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, zatürre belirtilerinin gribal enfeksiyon belirtileriyle karıştırılmasının ölümcül tablonun oluşmasında önemli bir etken olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor:
"Hastalar ‘Gribim, nasıl olsa geçer’ düşüncesiyle doktora başvurmakta gecikebiliyor. Ayrıca grip virüsü bizzat kendisi de zatürreye neden olabiliyor. Bu etkenlerden dolayı özellikle riskli kişilerde tablo giderek ağırlaşıyor ve hastayı aylarca yatağamahkûmedebiliyor, hatta hayatını kaybetmesine bile yol açabiliyor. Dolayısıyla grip olan her hastanın ihmal etmeden zamanında doktora başvurması yaşamsal öneme sahip."
Zatürre hastaneye yatış kriterleri ve hastalığı ağırlaştırıcı faktörler belirlendikten sonra etki edebilecek en uygun antibiyotik veya antibiyotikler ile tedavi ediliyor. Sıvı tüketiminin mutlaka artırılması gerekiyor. İlave olarak ateş düşürücüler ve serumgibi destek tedaviler verilebiliyor. Zatürre olan bir kişinin belirli bir süre istirahati, düzenli ve dengeli beslenmesi, bol sıvı tüketmesi, uykusunu iyi alması ve tedaviyemutlaka uyması gerekiyor.
BU HASTALIKLAR RİSKİ YÜKSELTİYOR
İlerleyen, birlikte ortaya çıkan bazı hastalıklar vücudun bağışıklık sistemini zayıflattığı için zatürreye yakalanma riskini artırıyor.
Bu hastalıklar arasında; KOAH, bronşit, kistik fibroz, diyabet, böbrek hastalığı, kalp yetmezliği, karaciğer hastalığı ve kanser yer alıyor. Aynı zamanda, dalağı alınmış olan hastalar, kronik alkolikler, beslenme bozukluğu olanlar, gribal enfeksiyon geçirenler, uzun süreli kortizon veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar ile bakım evlerinde yaşayanlar da risk altında oluyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Zatürrenin en önemli ve erken belirtileri; yüksek ateş, öksürük, sarı yeşil ve bazen kanlı balgam çıkarma, genel kırgınlık ve bitkinlik halidir.
Hastalığın şiddetine göre solunum yetmezliğine kadar ağırlaşan nefes darlığı… Bazı zatürrelerde akciğer dışı organlara ait bulgular da gelişebiliyor.
Yaygın kas ağrısı, bulantı kusma, böbrek yetersizliği, karaciğer fonksiyonlarında bozulma ve menenjite benzer santral sinir sistemi belirtileri…
Gelişen inatçı ateş, öksürük, balgam çıkarma, nefes alırken göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi yakınmalar…
Referans.7gunsaglik.com.tr
Sperm Kalitesi Nasıl Anlaşılır, Ne Zaman Artar?
Erkeklerin cinsel ve genel sağlığını ilgilendiren bir bilgiyi İsrailli bilim adamları sundu. Sperm kalitesi ne zaman artar ne zaman azalır?
İsrailli bilim insanları, kış ve ilkbahar aylarında erkeklerin çok daha sağlıklı sperme sahip olduklarını ve bu nedenle bu mevsimde çocuk sahibi olmak için harekete geçmenin daha doğru olduğunu belirtti.
Uzmanlar bunun tam nedenini bilemese de havanın daha soğuk olması nedeniyle spermin kaliteli olabileceğini vurguladı.
Buna göre, çiftler yaz yerine kış ve ilkbaharın ilk dönemlerinde bebek sahibi olmayı denemeliler. Araştırma 6 bin erkekten sperm örneği alınarak yapıldı.
Kış ve ilkbaharda gönüllü deneklerin spermlerinin çok daha fazla ve sağlıklı oldukları tespit edildi.
Kaynak.7gunsaglik
İsrailli bilim insanları, kış ve ilkbahar aylarında erkeklerin çok daha sağlıklı sperme sahip olduklarını ve bu nedenle bu mevsimde çocuk sahibi olmak için harekete geçmenin daha doğru olduğunu belirtti.
Uzmanlar bunun tam nedenini bilemese de havanın daha soğuk olması nedeniyle spermin kaliteli olabileceğini vurguladı.
Buna göre, çiftler yaz yerine kış ve ilkbaharın ilk dönemlerinde bebek sahibi olmayı denemeliler. Araştırma 6 bin erkekten sperm örneği alınarak yapıldı.
Kış ve ilkbaharda gönüllü deneklerin spermlerinin çok daha fazla ve sağlıklı oldukları tespit edildi.
Kaynak.7gunsaglik
Zayıf Kadınlar Hangi Durumlarda Tehlikede?
Bir yaştan sonra kemik erimesi denen osteoporoz kadınları olumsuz etkilemeye başlar. Zayıf kadınlarda bu durum daha yoğun yaşanır. Kemik sağlığı için çözümler..
Tüm dünyada yaklaşık 200 milyon kadını etkileyen Osteoporoz ile ilgili yapılan araştırmalar, hafif düşme sonucu kırık problemiyle hastaneye başvuranların yüzde 97’sinde D vitamini yetersizliği görüldüğünü ortaya koyuyor. Kalça kırığı yaşayan her 5 kadından 1’inin bir yıl içinde hayatını kaybetmesine neden olan hastalıkta vücut kitle indeksi yani boy ve kilonun oranı da kemik kırıklarının oluşmasında etkili olurken sanılanın aksiye yüksek vücut kitle indeksi kemiklerin kırığa olan eğilimini azaltıyor. Yani kilolu kadınlar daha az kırık riski taşıyor.
Kemiklerdeki kırık riskinin artması anlamına gelen osteoporozun doğru tedavi edilmesi, özellikle eski yaşam kalitesine dönüşü engelleyen ve vakaların beşte birinin ölümle sonuçlandığı kalça kırıkları açısından büyük önem taşıyor. İlerleyen yaşla birlikte, değişik hastalıklara ve ilaç kullanımına bağlı olarak artan kırık riskinin, hastanın hayatını tehdit edecek duruma gelmesi halinde ayrıntılı ve çok yönlü bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekiyor.
Osteoporozda sadece kemik yoğunluğuna bakılarak tanı konulup, buna göre tedaviye başlanmasının yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, “Bu uygulama ile hastanın kırık riski değil, doğrudan kemik yoğunluğu tedavi ediliyor. Oysa kemik yoğunluğu değerinin iyi olması kırıktan korunmada tek başına yeterli olmuyor. Nitekim kemik yoğunluğu normal olanların yaklaşık yarısında kırıkların görülmesi, bunun en net göstergesi olarak kabul ediliyor” dedi
ÇOK ZAYIF OLMAK DA SORUN YARATIYOR
Vücut kitle indeksi yani boy ve kilonun oranı da kemik kırıklarının oluşmasında etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Semih Akı, sanılanın aksine yüksek vücut kitle indeksi kemiklerin kırığa olan eğilimini azalttığını belirtti. Fiziksel stresin bu olumlu etkisi nedeniyle çocukların basketbol ve voleybol gibi zıplamayı gerektirecek sporlar yapmalarını öneren Prof. Dr. Akı, “Kilolu kişilerde ise kemiğe daha fazla fiziksel stres bindiği için, bu durum kemik gelişimine katkı sağlıyor. Ancak obezitenin genel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle onaylanmıyor. Hastanın daha önce osteoporotik kırık geçirmiş olması diğer kırıklar için zemin hazırlıyor. Bu nedenle de ilk kırığı engellemek önem taşıyor” diye konuştu.
EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ, YAŞ!
Kırık riskinin ortaya konulması için kullanılan çizelgeye göre, değerlendirilmesi gereken dört ana faktör bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Akı bunları; kemik yoğunluğu ölçümü, yaş, daha önce geçirilen osteoporotik kırık ve annenin kırık öyküsü olarak sıraladı. Prof. Dr. Akı, kırığa olan eğilimin kemik sertliği ve kemik kalitesi olmak üzere iki başlık altında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Yaş ile birlikte kemiğin yoğunluğu azaldığı gibi kalitesi de bozuluyor. 40 ve 80 yaşındaki iki insanın kemik yoğunluğu değerleri aynı olsa da yaşla birlikte kemik kalitesi bozuluyor ve kırık riski sekiz kat artıyor. Bu nedenle ileri yaş gruplarında kemik yoğunluğuna bakmadan, kemik kalitesinin bozulduğu göz önüne alınarak tedaviye başlanabiliyor” dedi.
Bir diğer faktörün de cinsiyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akı, kadınların menopoza girmesiyle birlikte, kemikleri koruyucu etkisi olan östrojen hormonunun azaldığını ve bunun sonucunda kırık riskinin arttığını belirtti.
İKİNCİL FAKTÖRLERE DİKKAT!
Osteoporoz riski üzerinde etkili olan birtakım ikincil faktörler de bulunuyor. Bunlar arasında; içki ve sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, tiroid hormonu kullanımı, kronik akciğer hastalıkları, inflamatuar barsak hastalıkları, romatoit artrit, erkeklerde prostat, kadınlarda ise meme kanseri tedavisi görmek ile organ nakli yer alıyor.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Tüm dünyada yaklaşık 200 milyon kadını etkileyen Osteoporoz ile ilgili yapılan araştırmalar, hafif düşme sonucu kırık problemiyle hastaneye başvuranların yüzde 97’sinde D vitamini yetersizliği görüldüğünü ortaya koyuyor. Kalça kırığı yaşayan her 5 kadından 1’inin bir yıl içinde hayatını kaybetmesine neden olan hastalıkta vücut kitle indeksi yani boy ve kilonun oranı da kemik kırıklarının oluşmasında etkili olurken sanılanın aksiye yüksek vücut kitle indeksi kemiklerin kırığa olan eğilimini azaltıyor. Yani kilolu kadınlar daha az kırık riski taşıyor.
Kemiklerdeki kırık riskinin artması anlamına gelen osteoporozun doğru tedavi edilmesi, özellikle eski yaşam kalitesine dönüşü engelleyen ve vakaların beşte birinin ölümle sonuçlandığı kalça kırıkları açısından büyük önem taşıyor. İlerleyen yaşla birlikte, değişik hastalıklara ve ilaç kullanımına bağlı olarak artan kırık riskinin, hastanın hayatını tehdit edecek duruma gelmesi halinde ayrıntılı ve çok yönlü bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekiyor.
Osteoporozda sadece kemik yoğunluğuna bakılarak tanı konulup, buna göre tedaviye başlanmasının yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, “Bu uygulama ile hastanın kırık riski değil, doğrudan kemik yoğunluğu tedavi ediliyor. Oysa kemik yoğunluğu değerinin iyi olması kırıktan korunmada tek başına yeterli olmuyor. Nitekim kemik yoğunluğu normal olanların yaklaşık yarısında kırıkların görülmesi, bunun en net göstergesi olarak kabul ediliyor” dedi
ÇOK ZAYIF OLMAK DA SORUN YARATIYOR
Vücut kitle indeksi yani boy ve kilonun oranı da kemik kırıklarının oluşmasında etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Semih Akı, sanılanın aksine yüksek vücut kitle indeksi kemiklerin kırığa olan eğilimini azalttığını belirtti. Fiziksel stresin bu olumlu etkisi nedeniyle çocukların basketbol ve voleybol gibi zıplamayı gerektirecek sporlar yapmalarını öneren Prof. Dr. Akı, “Kilolu kişilerde ise kemiğe daha fazla fiziksel stres bindiği için, bu durum kemik gelişimine katkı sağlıyor. Ancak obezitenin genel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle onaylanmıyor. Hastanın daha önce osteoporotik kırık geçirmiş olması diğer kırıklar için zemin hazırlıyor. Bu nedenle de ilk kırığı engellemek önem taşıyor” diye konuştu.
EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ, YAŞ!
Kırık riskinin ortaya konulması için kullanılan çizelgeye göre, değerlendirilmesi gereken dört ana faktör bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Akı bunları; kemik yoğunluğu ölçümü, yaş, daha önce geçirilen osteoporotik kırık ve annenin kırık öyküsü olarak sıraladı. Prof. Dr. Akı, kırığa olan eğilimin kemik sertliği ve kemik kalitesi olmak üzere iki başlık altında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Yaş ile birlikte kemiğin yoğunluğu azaldığı gibi kalitesi de bozuluyor. 40 ve 80 yaşındaki iki insanın kemik yoğunluğu değerleri aynı olsa da yaşla birlikte kemik kalitesi bozuluyor ve kırık riski sekiz kat artıyor. Bu nedenle ileri yaş gruplarında kemik yoğunluğuna bakmadan, kemik kalitesinin bozulduğu göz önüne alınarak tedaviye başlanabiliyor” dedi.
Bir diğer faktörün de cinsiyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akı, kadınların menopoza girmesiyle birlikte, kemikleri koruyucu etkisi olan östrojen hormonunun azaldığını ve bunun sonucunda kırık riskinin arttığını belirtti.
İKİNCİL FAKTÖRLERE DİKKAT!
Osteoporoz riski üzerinde etkili olan birtakım ikincil faktörler de bulunuyor. Bunlar arasında; içki ve sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, tiroid hormonu kullanımı, kronik akciğer hastalıkları, inflamatuar barsak hastalıkları, romatoit artrit, erkeklerde prostat, kadınlarda ise meme kanseri tedavisi görmek ile organ nakli yer alıyor.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Dikkati Toplamayı Sağlayan 10 İpucu
1. Yazın. Unutmak son zamanlarda alışkanlık haline geldiyse önemli olayları hatırlamak için not defterinize not edin.
Söyleyeceklerinizi yazın, önemli tarihleri ve isimleri yazın. Anahtar kelimeler kullanın. Kafanızın içinde önemli hatırlatmalar dönüp dururken işinize konsantre olamazsınız bu nedenle onları yazın.
2. Ayrıntılarıyla planlayın. Randevularla dolu bir günün sonunda kuru temizlemeciye uğrayacağınızı unutabilirsiniz. İnsan beyni aynı anda karmaşık görevleri bir arada yapabilir. Unutmak ve hatırlamak da insan doğasındadır. Haritalar kullanarak planlarınızı oluşturun.
3. Doğru ortamı yaratın. Gürültüden uzak sakin bir ortamda dikkatiniz son derece yüksek seviyelerde olacaktır. Sessiz çalışma alanlarını tercih edin. Odaklanmayı kolaylaştıran fon müziği seçilebilir. Ölüm sessizliği bulmak zor da olsa en sessizini seçin.
4. Görevlere öncelik verin. Fatura ödeme aklınızdan çıkınca rahatlayacaksanız önce onu yapın. Bu şekilde öncelik sırasına göre işlerinizi bitirin.
5. Bir ara verin. Can sıkıntısı verimliliğinizi bozar, dikkatinizi engeller. Dolaşın, yoga yapın veya bir kahve için.
6. Bir zamanlayıcı ayarlayın. Zamanında gereken işlerinizi yapmak ve hatırlamak için alarmı veya hatırlatmayı kurun.
7. Keyifli bir plan yapın. Görevinizi bitirdiğinizde kendinizi ödüllendirin. Ki o işi hevesli bir şekilde tüm dikkatinizi vererek yapın. Sonunda zevk alacağınız bir şey planlayın.
8. Yetki verin. Tüm işi sizin yapmanıza gerek yok, birilerine yetki verin.
9. Ara verin. İki işi arasında biraz süre tanıyın. Böylece boşluk zamanında zihniniz toparlanacak.
10. Kaydedin. Kağıda, bilgisayara, listelerinizi ve işlerinizi kaydedin. Kalemi kağıdı eksik etmeyin.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Söyleyeceklerinizi yazın, önemli tarihleri ve isimleri yazın. Anahtar kelimeler kullanın. Kafanızın içinde önemli hatırlatmalar dönüp dururken işinize konsantre olamazsınız bu nedenle onları yazın.
2. Ayrıntılarıyla planlayın. Randevularla dolu bir günün sonunda kuru temizlemeciye uğrayacağınızı unutabilirsiniz. İnsan beyni aynı anda karmaşık görevleri bir arada yapabilir. Unutmak ve hatırlamak da insan doğasındadır. Haritalar kullanarak planlarınızı oluşturun.
3. Doğru ortamı yaratın. Gürültüden uzak sakin bir ortamda dikkatiniz son derece yüksek seviyelerde olacaktır. Sessiz çalışma alanlarını tercih edin. Odaklanmayı kolaylaştıran fon müziği seçilebilir. Ölüm sessizliği bulmak zor da olsa en sessizini seçin.
4. Görevlere öncelik verin. Fatura ödeme aklınızdan çıkınca rahatlayacaksanız önce onu yapın. Bu şekilde öncelik sırasına göre işlerinizi bitirin.
5. Bir ara verin. Can sıkıntısı verimliliğinizi bozar, dikkatinizi engeller. Dolaşın, yoga yapın veya bir kahve için.
6. Bir zamanlayıcı ayarlayın. Zamanında gereken işlerinizi yapmak ve hatırlamak için alarmı veya hatırlatmayı kurun.
7. Keyifli bir plan yapın. Görevinizi bitirdiğinizde kendinizi ödüllendirin. Ki o işi hevesli bir şekilde tüm dikkatinizi vererek yapın. Sonunda zevk alacağınız bir şey planlayın.
8. Yetki verin. Tüm işi sizin yapmanıza gerek yok, birilerine yetki verin.
9. Ara verin. İki işi arasında biraz süre tanıyın. Böylece boşluk zamanında zihniniz toparlanacak.
10. Kaydedin. Kağıda, bilgisayara, listelerinizi ve işlerinizi kaydedin. Kalemi kağıdı eksik etmeyin.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Bel Ağrısı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
Bel ağrısı çoğu kişide karşılaşılan bir rahatsızlık. Göğüs kafesi altından başlayan bel altına kadar olan bölgeyi kapsar.
Ağrı burada yoğun görülebilir. Zamanla kendiliğinden azalır ve geçer. Etkin tedavi seçenekleri de mevcuttur. Bel ağrısı belirtileri, bıçak girme ağrısı, ağır taşıma ve dik durmada çekilen zorluk, spor ve ağır kaldırma sonrası görülen şikayetlerdir. 3 aydan sonrası kronik hale gelir doktora danışmak gerekir. İşiniz bel ağrısı nedenlerinden biridir. Omurgayı zorlayan çekmeli, taşımalı zorlu işler bele yük bindirir. Tüm gün masa başında oturmak da duruşu bozar omurgaya baskı yapar. Sırt ve bel ağrısı nedenidir. Ağır yük ve çanta taşımak da bir diğer nedenidir. Üst vücuda yük bindirmeyin.
Duruşunuz yani postürünüzün eğikliği de buna sebeptir. Eğik durmayın. Beli destekleyen sandalyeler seçin ve dik durmaya çalışın. Sağlıklı ve bel dostu bir yatak seçin. Gerilen kasları rahatlarıcı egzersizler yapın. Gerekirse merhem kullanın. Isıtma yastığı ve sıcak banyo ağrıyı azaltabilir. Yoga yapın, bu bölgeye masaj yaptırın. Masaj terapisi ve akupunktur tedavisi önemli ölçüde etkilidir. Ağrıya etkili ilaçlar ve iğne tedavisi de mümkündür. Fiziksel terapide spor eğitmeniniz size yol gösterecek ve egzersizleri yürüteceksiniz. Doktorunuz ameliyatı da önerebilir. Egzersiz yapmak ve sağlıklı yaşamak bel ağrısını önler.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Ağrı burada yoğun görülebilir. Zamanla kendiliğinden azalır ve geçer. Etkin tedavi seçenekleri de mevcuttur. Bel ağrısı belirtileri, bıçak girme ağrısı, ağır taşıma ve dik durmada çekilen zorluk, spor ve ağır kaldırma sonrası görülen şikayetlerdir. 3 aydan sonrası kronik hale gelir doktora danışmak gerekir. İşiniz bel ağrısı nedenlerinden biridir. Omurgayı zorlayan çekmeli, taşımalı zorlu işler bele yük bindirir. Tüm gün masa başında oturmak da duruşu bozar omurgaya baskı yapar. Sırt ve bel ağrısı nedenidir. Ağır yük ve çanta taşımak da bir diğer nedenidir. Üst vücuda yük bindirmeyin.
Duruşunuz yani postürünüzün eğikliği de buna sebeptir. Eğik durmayın. Beli destekleyen sandalyeler seçin ve dik durmaya çalışın. Sağlıklı ve bel dostu bir yatak seçin. Gerilen kasları rahatlarıcı egzersizler yapın. Gerekirse merhem kullanın. Isıtma yastığı ve sıcak banyo ağrıyı azaltabilir. Yoga yapın, bu bölgeye masaj yaptırın. Masaj terapisi ve akupunktur tedavisi önemli ölçüde etkilidir. Ağrıya etkili ilaçlar ve iğne tedavisi de mümkündür. Fiziksel terapide spor eğitmeniniz size yol gösterecek ve egzersizleri yürüteceksiniz. Doktorunuz ameliyatı da önerebilir. Egzersiz yapmak ve sağlıklı yaşamak bel ağrısını önler.
Referans.7gunsaglik.com.tr
Akciğer Kanseri ve Belirtileri
Akciğer kanseri normal akciğer hücrelerinin normal dışı çoğalarak akciğer içinde tümör oluşturması durumudur. İspatlanmış en büyük risk faktörü sigaradır, uzun süre sigara içen sigara içenlerin yaklaşık 1/7’sinde akciğer kanseri gelişir.
Kimler Risk Altındadır?
-Sigara kullananlar
-Pasif içiciler
-Ailede akciğer kanseri öyküsü olanlar
-Hava kirliliği
-Kronik bronşit, önceden geçirilmiş tüberküloz ve bazı akciğer hastalıkları bulunanlar
Belirtileri:
-Uzun süre devam eden sıklığı ve şekli değişen öksürük
-Kanlı balgam
-Nefes darlığı
-Ses kısıklığı
-Hırıltılı solunum
-Kilo kaybı, iştahsızlık ve halsizlik
-Yutma güçlüğü
-Sebebi açıklanamayan ateş
-Tekrarlayan bronşit ve akciğer rahatsızlıkları
-Yüzde ve boyunda şişlik
Tedavi:
Hastalık çok erken yani başlama evresinde teşhis edilmiş ise en uygun tedavi cerrahi tedavidir. Yaşama şansları yüksektir. Ancak genel olarak doktora başvurulan akciğer kanserli olguların %80-85’i ameliyat ve tedavi olma şansını yitirmiş durumdadır. Bunun dışında kanser hücrelerini öldürmek ve büyüyüp çoğalmalarını engellemek amacıyla hastalık sürecinde radyoterapi kemoterapi uygulamaları ile tedavi sürecine gidilir
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kimler Risk Altındadır?
-Sigara kullananlar
-Pasif içiciler
-Ailede akciğer kanseri öyküsü olanlar
-Hava kirliliği
-Kronik bronşit, önceden geçirilmiş tüberküloz ve bazı akciğer hastalıkları bulunanlar
Belirtileri:
-Uzun süre devam eden sıklığı ve şekli değişen öksürük
-Kanlı balgam
-Nefes darlığı
-Ses kısıklığı
-Hırıltılı solunum
-Kilo kaybı, iştahsızlık ve halsizlik
-Yutma güçlüğü
-Sebebi açıklanamayan ateş
-Tekrarlayan bronşit ve akciğer rahatsızlıkları
-Yüzde ve boyunda şişlik
Tedavi:
Hastalık çok erken yani başlama evresinde teşhis edilmiş ise en uygun tedavi cerrahi tedavidir. Yaşama şansları yüksektir. Ancak genel olarak doktora başvurulan akciğer kanserli olguların %80-85’i ameliyat ve tedavi olma şansını yitirmiş durumdadır. Bunun dışında kanser hücrelerini öldürmek ve büyüyüp çoğalmalarını engellemek amacıyla hastalık sürecinde radyoterapi kemoterapi uygulamaları ile tedavi sürecine gidilir
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Erkeklerde Meme Kanseri Nasıl Oluşur? Belirtileri
Meme kanseri, hepimizin zihninde bir kadın hastalığı olarak yer edinmiştir. Ancak araştırmalar gösteriyor ki yıl içerisinde konulan meme kanseri tanısının %1 ini erkekler oluşturmaktadır. Bu da ortalama olarak her yıl yaklaşık 300 erkeğe meme kanseri tanısının konduğunu göstermektedir.
Erkeklerin meme dokusu kadınlarınkinden farklılık göstermektedir. Kadınlara oranla meme uçlarının altında daha az miktarda doku bulunmaktadır. Çok nadir bile olsa bu dokular da kanser görülme ihtimali vardır. Yaş ilerledikçe erkeklerde meme kanseri riski artmaktadır. Bu durumu birçok erkek fark edemediğinden tanı koymak kadınlara oranla daha zordur. Bu nedenle tanı koymada gecikme yaşanır ve tedavi zorlaşır.
Belirtileri:
Erkeklerde görülen meme kanseri belirtileri kadınlarda görülen belirtilerle benzerlik göstermektedir:
-Meme dokusunda kitle hissedilmesi
-Memenin üzerindeki deride ve boyutunda değişmeler
-Meme ucunda egzama ve akıntı.
Tedavi sürecinde nasıl bir yol izleneceği hastalığın ilerilemişliğine göre değişmektedir. Erkeklerde meme dokusu az olduğundan sadece kitlenin alınması mümkün olmayabilir. Bu nedenle tümleme birlikte alınır. Kanserin lenfler yolu ile vücuda yayılması mümkün olabileceğinden meme alınırken etrafındaki lenfler ile birlikte alınır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Erkeklerin meme dokusu kadınlarınkinden farklılık göstermektedir. Kadınlara oranla meme uçlarının altında daha az miktarda doku bulunmaktadır. Çok nadir bile olsa bu dokular da kanser görülme ihtimali vardır. Yaş ilerledikçe erkeklerde meme kanseri riski artmaktadır. Bu durumu birçok erkek fark edemediğinden tanı koymak kadınlara oranla daha zordur. Bu nedenle tanı koymada gecikme yaşanır ve tedavi zorlaşır.
Belirtileri:
Erkeklerde görülen meme kanseri belirtileri kadınlarda görülen belirtilerle benzerlik göstermektedir:
-Meme dokusunda kitle hissedilmesi
-Memenin üzerindeki deride ve boyutunda değişmeler
-Meme ucunda egzama ve akıntı.
Tedavi sürecinde nasıl bir yol izleneceği hastalığın ilerilemişliğine göre değişmektedir. Erkeklerde meme dokusu az olduğundan sadece kitlenin alınması mümkün olmayabilir. Bu nedenle tümleme birlikte alınır. Kanserin lenfler yolu ile vücuda yayılması mümkün olabileceğinden meme alınırken etrafındaki lenfler ile birlikte alınır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Televizyon İzlemenin Sağlık Açısından Etkileri Nelerdir?
Gündelik hayatımızın yegâne parçası haline gelmiş bulunan televizyon, gördüğü rağbet nedeniyle teknolojik bazda her geçen gün gelişmekte ve modernleşmektedir.
Evimizin baş köşesinde yerini alan ve büyükten küçüğe herkesi kendine kilitleyen bu aygıt acaba göründüğü kadar masum mu?
Kesinlikle hayır!
Kâh biyolojik kâh psikolojik manada hem çocuklarımızın hem de erişkinlerin sağlığını ciddi düzeyde tehlikeye sokan televizyon zararları yönünden incelendiğinde uzmanların en güncel konuları arasında. Bir türlü karşısından ayrılamadığımız, vazgeçemediğimiz televizyonu ne gibi zararları var gelin birlikte görelim:
Gece gündüz denecek şekilde abartılı bir biçimde televizyon izlemek bireyin göz sağlığını ciddi anlamda bozar ve ileri vadede büyük görme problemlerine neden olur. Özellikle çocuklarda hafıza gerilemesine ve dikkat dağınıklığına sebebiyet verir. Bu nedenle de bu çocukların okul başarılarında ciddi bir düşüş gözlenir. Çok uzun süre televizyon karşısında oturmak bireyde duruş bozukluklarına ve buna bağlı olarak gelişen sakatlıklara neden olabilmektedir. Bireyde psikolojik sorunlara neden olabilmekte, uyku problemleri yaşatabilmektedir. Bireyde ciddi bağımlılık oluşturduğundan sosyalleşme problemlerine ve iletişim bozuklukları neden olmaktadır. Bireyi uzun süre hareketsiz bıraktığından obeziteye, bununla birlikte erken yaşta ergenliğe girmeye neden olabilmektedir. Televizyon bireylerde kişilik bozukluklarına neden olmakta, mutluluğu engellemekte, agresif stresli ve sinirli bir kişilik yapısına neden olabilmektedir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Evimizin baş köşesinde yerini alan ve büyükten küçüğe herkesi kendine kilitleyen bu aygıt acaba göründüğü kadar masum mu?
Kesinlikle hayır!
Kâh biyolojik kâh psikolojik manada hem çocuklarımızın hem de erişkinlerin sağlığını ciddi düzeyde tehlikeye sokan televizyon zararları yönünden incelendiğinde uzmanların en güncel konuları arasında. Bir türlü karşısından ayrılamadığımız, vazgeçemediğimiz televizyonu ne gibi zararları var gelin birlikte görelim:
Gece gündüz denecek şekilde abartılı bir biçimde televizyon izlemek bireyin göz sağlığını ciddi anlamda bozar ve ileri vadede büyük görme problemlerine neden olur. Özellikle çocuklarda hafıza gerilemesine ve dikkat dağınıklığına sebebiyet verir. Bu nedenle de bu çocukların okul başarılarında ciddi bir düşüş gözlenir. Çok uzun süre televizyon karşısında oturmak bireyde duruş bozukluklarına ve buna bağlı olarak gelişen sakatlıklara neden olabilmektedir. Bireyde psikolojik sorunlara neden olabilmekte, uyku problemleri yaşatabilmektedir. Bireyde ciddi bağımlılık oluşturduğundan sosyalleşme problemlerine ve iletişim bozuklukları neden olmaktadır. Bireyi uzun süre hareketsiz bıraktığından obeziteye, bununla birlikte erken yaşta ergenliğe girmeye neden olabilmektedir. Televizyon bireylerde kişilik bozukluklarına neden olmakta, mutluluğu engellemekte, agresif stresli ve sinirli bir kişilik yapısına neden olabilmektedir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Görmezden Gelinemeyecek 10 Gebelik Belirtisi
Kanama. Bir parça kan aslında her zaman kötü manaya gelmez. Bu bir gebelik belirtisi de olabilir. Serviks rahatsızlığında oluşabilir. Düşük veya başka sorunların da belirtisidir.
Karın ağrısı. Günbe gün büyüyen bebekle beraber kas ve bağlar gerilir karında basınç ve ağrı artar. Ağrı ağır veya sabit normal olabilir bazen kanama görülebilir.
El ve yüzde şişme. Sonuçta onunla beraber büyüyüp genişliyorsunuz. Preklampsi, hipertansiyon ve diğer gebelik sorunlarında da şişkinlik olur.
Hızlı kilo alımı. 1 hafta içinde 4 kilodan fazlası bir soruna işaret olabilir ama genelde gebelikte kilo alınır.
Kaşıntı. Cilt kurur gerilir ve dökülerek kaşınır. Karaciğer bozukluğu belirtisi olabilir test yaptırın.
Sırt ağrısı. Böbrek mesane ağrısı, kist, düşük, erken doğum belirtisi olabilir.
Bulanık görme. Israrcı sürekli bulantı, şişlik, karın ağrısı, baş ağrısı ya da hızlı kilo alımı gibi diğer belirtileri ile birlikte görülebilir.
Ateş. Soğuk algınlığı veya başka sorunlarla beraber görülebilir.
Bebekte azalan hareketlenme. Düzenli ve düzensiz hareketler olasıdır.
Akıntı ve su gelmesi de gebelikte olağan durumlardandır.
Kaynak.7gunsaglik
Karın ağrısı. Günbe gün büyüyen bebekle beraber kas ve bağlar gerilir karında basınç ve ağrı artar. Ağrı ağır veya sabit normal olabilir bazen kanama görülebilir.
El ve yüzde şişme. Sonuçta onunla beraber büyüyüp genişliyorsunuz. Preklampsi, hipertansiyon ve diğer gebelik sorunlarında da şişkinlik olur.
Hızlı kilo alımı. 1 hafta içinde 4 kilodan fazlası bir soruna işaret olabilir ama genelde gebelikte kilo alınır.
Kaşıntı. Cilt kurur gerilir ve dökülerek kaşınır. Karaciğer bozukluğu belirtisi olabilir test yaptırın.
Sırt ağrısı. Böbrek mesane ağrısı, kist, düşük, erken doğum belirtisi olabilir.
Bulanık görme. Israrcı sürekli bulantı, şişlik, karın ağrısı, baş ağrısı ya da hızlı kilo alımı gibi diğer belirtileri ile birlikte görülebilir.
Ateş. Soğuk algınlığı veya başka sorunlarla beraber görülebilir.
Bebekte azalan hareketlenme. Düzenli ve düzensiz hareketler olasıdır.
Akıntı ve su gelmesi de gebelikte olağan durumlardandır.
Kaynak.7gunsaglik
Jinekoloğunuz İle Doğum Kontrolü Planlarınız
Doğum kontrolü seçenekleriniz çok ve etkili bir yöntem seçmelisiniz. Bu konuda jinekoloğunuz da yanınızda.
Her kadının bir jinekoloğu olmalı ve bu doktorların da destek verdiği en önemli konulardan biri de korunma yöntemidir. Doktorunuzla sizin korunma fikirleriniz birbirinden çok farklı olabiliyor.
Doktorunuz size en uygun sağlığınıza göre en iyi yöntemi belirlerken size ve eşinize göre başka bir yöntem uygun olabilir. Gebeliği ve cinsel hastalıkları önleyen korunma yöntemlerinin nasıl kullanıldığı da burada çok önemli. 417 kadın ve 188 jinekolog ile yapılan araştırmalarda şu sonuçlar çıkmıştır.
Güvenilirlik, etkinlik, kullanım zorluğu gibi konular ön plandadır. Kadınların en büyük sorusu bunların nasıl kullanılacağıdır. Ne sıklıkla ne zamanlarda ve nasıl kullanılacağı merak konusudur. Yöntemlerin etkinliği yani işe yararlılığı kadar yan etkileri de kişiden kişiye değişir. Örneğin haplar depresyona adet düzensizliğine vs sorunlara yol açabilir. Jinekoloğunuzla konuşarak ve deneyerek en uygun korunma yöntemini bulun ve aksatmadan uygulayın.
Kaynak.7gunsaglik
Her kadının bir jinekoloğu olmalı ve bu doktorların da destek verdiği en önemli konulardan biri de korunma yöntemidir. Doktorunuzla sizin korunma fikirleriniz birbirinden çok farklı olabiliyor.
Doktorunuz size en uygun sağlığınıza göre en iyi yöntemi belirlerken size ve eşinize göre başka bir yöntem uygun olabilir. Gebeliği ve cinsel hastalıkları önleyen korunma yöntemlerinin nasıl kullanıldığı da burada çok önemli. 417 kadın ve 188 jinekolog ile yapılan araştırmalarda şu sonuçlar çıkmıştır.
Güvenilirlik, etkinlik, kullanım zorluğu gibi konular ön plandadır. Kadınların en büyük sorusu bunların nasıl kullanılacağıdır. Ne sıklıkla ne zamanlarda ve nasıl kullanılacağı merak konusudur. Yöntemlerin etkinliği yani işe yararlılığı kadar yan etkileri de kişiden kişiye değişir. Örneğin haplar depresyona adet düzensizliğine vs sorunlara yol açabilir. Jinekoloğunuzla konuşarak ve deneyerek en uygun korunma yöntemini bulun ve aksatmadan uygulayın.
Kaynak.7gunsaglik
Kadınlarda İdrar Kaçırma Nedenleri ve Tedavisi
Üriner inkontinans veya mesane kontrolünün kaybı, halk arasında bilinen tabiriyle idrar kaçırma herkes için sinir bozucu bir rahatsızlıktır.
Kadınlarda neden görülür tedavisi nasıldır? Nerede ve nasıl olacağı belli olmaz. Sosyal bir ortamda kötü duruma düşebiliriz. Kadınlarda 2 kat daha sık görülür. Yaşı ilerlemiş kadınların yarısında görülen bir sorundur. Plansız ve zamansız meydana gelen idrar kaçırma ilk belirtisidir.
Gülme, öksürük, hapşırık, koşma, ağır kaldırma ve stres durumlarında idrar tutulamayabilir. Genç kadınlarda sıkça görülen mesane kontrol kaybı durumudur. Mesaneye destek veren kas ve dokuda görülen zayıflık ana nedenidir. Bu noktada mesaneye basınç artar ve sızıntı oluşur.
Öksürük ve gülme gibi baskılarla idrar sızılır. Kaslar gücünü neden kaybeder? Kilolanma, spor yaralanması, gebelik veya vajinal sorunlar nedeniyle oluşabilir. Sık sık idrara çıkma ihtiyacı başlar. İdrar kaçırmayı tetikleyen bazı ilaçlar vardır.
Yüksek tansiyon, stres ve depresyon ilaçları mesane kaslarını gevşetir. Antidepresanlar daha fazla idrar üretir. Az sıvı tüketimi ile önlenebilir, çay, kahve ve gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Üriner sistemi hedef alan Kegel egzersizlerini de yapmak idrar kaçırmayı tedavi edecektir.
Rahim ağzına yerleştirilen bir tür araçla da bu sorun önlenebilir. Doktorunuzla bunu görüşün. Kolajen iğne tedavisi, mesane eğitimi, ilaç tedavisi ve ameliyat da diğer tedavi seçeneklerindendir. Sızdırmaz idrar bezleri de piyasada satılan idrar kaçırmadan koruma araçlarındandır. Sigara ve kötü alışkanlıkları bırakmak gereklidir.
Kaynak.7gunsaglik
Kadınlarda neden görülür tedavisi nasıldır? Nerede ve nasıl olacağı belli olmaz. Sosyal bir ortamda kötü duruma düşebiliriz. Kadınlarda 2 kat daha sık görülür. Yaşı ilerlemiş kadınların yarısında görülen bir sorundur. Plansız ve zamansız meydana gelen idrar kaçırma ilk belirtisidir.
Gülme, öksürük, hapşırık, koşma, ağır kaldırma ve stres durumlarında idrar tutulamayabilir. Genç kadınlarda sıkça görülen mesane kontrol kaybı durumudur. Mesaneye destek veren kas ve dokuda görülen zayıflık ana nedenidir. Bu noktada mesaneye basınç artar ve sızıntı oluşur.
Öksürük ve gülme gibi baskılarla idrar sızılır. Kaslar gücünü neden kaybeder? Kilolanma, spor yaralanması, gebelik veya vajinal sorunlar nedeniyle oluşabilir. Sık sık idrara çıkma ihtiyacı başlar. İdrar kaçırmayı tetikleyen bazı ilaçlar vardır.
Yüksek tansiyon, stres ve depresyon ilaçları mesane kaslarını gevşetir. Antidepresanlar daha fazla idrar üretir. Az sıvı tüketimi ile önlenebilir, çay, kahve ve gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Üriner sistemi hedef alan Kegel egzersizlerini de yapmak idrar kaçırmayı tedavi edecektir.
Rahim ağzına yerleştirilen bir tür araçla da bu sorun önlenebilir. Doktorunuzla bunu görüşün. Kolajen iğne tedavisi, mesane eğitimi, ilaç tedavisi ve ameliyat da diğer tedavi seçeneklerindendir. Sızdırmaz idrar bezleri de piyasada satılan idrar kaçırmadan koruma araçlarındandır. Sigara ve kötü alışkanlıkları bırakmak gereklidir.
Kaynak.7gunsaglik
Kilo Kaybı İçin Beslenmedeki Yağ Oranının Önemi
Bilim adamları yağın belirli bir düzende beslenme programında yer almasının kilo kaybına yardımcı olabileceğini bildiriyor.
Texas Tech Üniversitesi’nde araştırmalar yapılmış ve yağ takviyeleri kas yorgunluğunu azaltırken metabolizmayı hızlandırmıştır. Obezite sorunu olanlarda iskelet kas sistemi doymuş yağları yakabiliyor SCD1 adı verilen bir enzim ile bu gerçekleşiyor.
Bu enzim, tekil doymamış yağları doymuş yağa çeviriyor ve metabolizmayı daha kolay çalıştırıyor. Karaciğerde tüketilen gıda olan yağ, yağ dokusu üzerinde sürekli enzim üreterek bu döngüyü sağlıyor. Enerji veren canlı tutan bu enzimin bulguları fareler üzerinde deneylerle ortaya çıkmıştır.
Ayrıca egzersiz yeteneğini de artırıyor, çünkü daha dayanıklı, kuvvetli ve canlı bir bünye sunuyor. Bu enzimler bir asit salgılayarak kas dokusu ve kas hücrelerini destekliyor. Isıyı geçirerek enerji yakımını kolaylaştırıyor ve kalori yakabiliyoruz.
Hücrenin ihtiyacı olan proteini sağlıyor. Kısacası insan bünyesinde her hücre, doku ve organın çalışması için bazı yiyeceklerle hayati işleyişimizi sürdürmemiz gerekiyor. Yağ tüketmek de sağlık ve kilo verme açısından oldukça önemli. Sağlıklı yağlara hayatımızda aşırıya kaçmadan yer verelim.
Kaynak.7gunsaglik
Texas Tech Üniversitesi’nde araştırmalar yapılmış ve yağ takviyeleri kas yorgunluğunu azaltırken metabolizmayı hızlandırmıştır. Obezite sorunu olanlarda iskelet kas sistemi doymuş yağları yakabiliyor SCD1 adı verilen bir enzim ile bu gerçekleşiyor.
Bu enzim, tekil doymamış yağları doymuş yağa çeviriyor ve metabolizmayı daha kolay çalıştırıyor. Karaciğerde tüketilen gıda olan yağ, yağ dokusu üzerinde sürekli enzim üreterek bu döngüyü sağlıyor. Enerji veren canlı tutan bu enzimin bulguları fareler üzerinde deneylerle ortaya çıkmıştır.
Ayrıca egzersiz yeteneğini de artırıyor, çünkü daha dayanıklı, kuvvetli ve canlı bir bünye sunuyor. Bu enzimler bir asit salgılayarak kas dokusu ve kas hücrelerini destekliyor. Isıyı geçirerek enerji yakımını kolaylaştırıyor ve kalori yakabiliyoruz.
Hücrenin ihtiyacı olan proteini sağlıyor. Kısacası insan bünyesinde her hücre, doku ve organın çalışması için bazı yiyeceklerle hayati işleyişimizi sürdürmemiz gerekiyor. Yağ tüketmek de sağlık ve kilo verme açısından oldukça önemli. Sağlıklı yağlara hayatımızda aşırıya kaçmadan yer verelim.
Kaynak.7gunsaglik
İş Yerine Uygun Atıştırmalıklar
Çalışırken arada acıktığınızda sağlıklı ve kalorisi düşük atıştırmalıklar tüketebilirsiniz.
Öğle yemeğinden sonra akşama doğru ikindi gibi snack denilen bir minik menü oluşturun. Şekersiz sakızlı çörek veya ufak bir kurabiye taze ise uygundur. Protein ve lif açısından besin değeri yüksek olan ama sağlıksız madde içermeyen hazır olmayan pastane ürünleri az miktarda tüketilebilir. Çok uzun saatler çalışıldığında beynin bu ürünlere ihtiyacı olur.
Az yağlı ve tuzsuz patlamış mısır da bir avuç kadar tüketilebilir. 100 gramlık mini paketleri çantanızda bulundurun. Kalsiyum ve protein değeri yüksek yağsız yoğurtlardan minik paketler halinde yanınızda ya da ofiste bulundurun. Katı pişmiş yumurta da çok iyi bir seçimdir. Dilimleyin baharatlayın sarıp çantaya atın. Elma dilimlerine fıstık ezmesi sürün bu da sizi doyurur. Bitter çikolatalı bar şeklindeki donmuş bisküviler de az kalorilidir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Öğle yemeğinden sonra akşama doğru ikindi gibi snack denilen bir minik menü oluşturun. Şekersiz sakızlı çörek veya ufak bir kurabiye taze ise uygundur. Protein ve lif açısından besin değeri yüksek olan ama sağlıksız madde içermeyen hazır olmayan pastane ürünleri az miktarda tüketilebilir. Çok uzun saatler çalışıldığında beynin bu ürünlere ihtiyacı olur.
Az yağlı ve tuzsuz patlamış mısır da bir avuç kadar tüketilebilir. 100 gramlık mini paketleri çantanızda bulundurun. Kalsiyum ve protein değeri yüksek yağsız yoğurtlardan minik paketler halinde yanınızda ya da ofiste bulundurun. Katı pişmiş yumurta da çok iyi bir seçimdir. Dilimleyin baharatlayın sarıp çantaya atın. Elma dilimlerine fıstık ezmesi sürün bu da sizi doyurur. Bitter çikolatalı bar şeklindeki donmuş bisküviler de az kalorilidir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Sağlıklı Diyet Nasıl Olmalı?
Günümüzde obezite hastalığının sıklığının da artması ile birlikte insanlarımız kendilerine zayıflama programları çizmekte ya da önlem almak içim çaba göstermektedirler.
Bununla birlikte insanların bu zaafını bilen çıkarcı kesim bir çok diyet programı çizelgesi sunmakta, kısa zamanda zayıflamak gibi cazip tekliflerle halkın gözünü boyamaktadırlar. Ancak burada insanlarımızın bilinç düzeyi çok önemli ve kritik bir rol oynuyor. Çünkü kısa zaman içerisinde kilo verme vaadinde bulunan her diyet programı sağlığımızla büyük oyun oynuyor, tehlike saçıyor.
Peki bir diyet programı uygularken nelere dikkat edilmeli? Gelin birlikte inceleyelim:
-Öncelikle işe kendinize bir hedef kilo belirlekle başlayın.
-Kısa zamanda çok kilo vermek gibi bir arzu içeresinde olmayın. Bu hem verdiğiniz kiloları çok hızlı bir şekilde almanıza neden olacak hem de sağlığınızda ciddi yıkımlara yol açacaktır. Bu anlamda bir haftada vermeniz gereken kilo 1-1.5 kg civarında olmalıdır.
-Tek besin tüketmenizi öneren diyet programlarına kesinlikle iltimas etmeyin.
-Kesinlikle öğün atlamayın. Azar azar, sık sık yeyin.
-Beyaz gıdalardan (un, tuz, şeker) yağlı yiyeceklerden uzak durun.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Bununla birlikte insanların bu zaafını bilen çıkarcı kesim bir çok diyet programı çizelgesi sunmakta, kısa zamanda zayıflamak gibi cazip tekliflerle halkın gözünü boyamaktadırlar. Ancak burada insanlarımızın bilinç düzeyi çok önemli ve kritik bir rol oynuyor. Çünkü kısa zaman içerisinde kilo verme vaadinde bulunan her diyet programı sağlığımızla büyük oyun oynuyor, tehlike saçıyor.
Peki bir diyet programı uygularken nelere dikkat edilmeli? Gelin birlikte inceleyelim:
-Öncelikle işe kendinize bir hedef kilo belirlekle başlayın.
-Kısa zamanda çok kilo vermek gibi bir arzu içeresinde olmayın. Bu hem verdiğiniz kiloları çok hızlı bir şekilde almanıza neden olacak hem de sağlığınızda ciddi yıkımlara yol açacaktır. Bu anlamda bir haftada vermeniz gereken kilo 1-1.5 kg civarında olmalıdır.
-Tek besin tüketmenizi öneren diyet programlarına kesinlikle iltimas etmeyin.
-Kesinlikle öğün atlamayın. Azar azar, sık sık yeyin.
-Beyaz gıdalardan (un, tuz, şeker) yağlı yiyeceklerden uzak durun.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Basen ve Kalça Eritme Egzersizleri
Birçok kadının ortak derdi olan basen ve kalça yağları ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Biz de bunun bilincinde olarak sizler için birkaç egzersiz tavsiyesinde bulunmaya karar verin:
1) yan pozisyonda yere uzanın, üst tarafta kalan bacağınızı yukarı kaldırıp indirin.
2)Emekleme pozisyonu alarak ellerinizin ve ayaklarınızın üzerinde o şekilde durun. Bacağınızın biri sabit bir şekilde dururken diğerini yukarı aşağı doğru hareket ettirin.
3)Tekrar emekleme pozisyonu alın bir bacağınızı dik bir şekilde arkaya doğru uzatın ve yukarı doğru kaldırın.
4)Dik bir şekilde durun ve daha sonra dizleriniz 90 derece olana kadar çömelip kollarınızı öne doğru yere paralel olacak şekilde kaldırın.
5)Dik bir şekilde ayakta durun. Bir bacağınızı 90 derece bir açı olacak şekilde öne doğru bir adım atın. Daha sonra önde tuttuğunuz bacağınızdan destek alarak doğrulun ve son olarak tekrar ayakta durduğunuz başlangıç pozisyonuna geri dönün.
6)Step, bilindik ve kolay bir egzersiz şeklidir. Kekte önce bir ayağınız daha sonra da diğer ayağınız step tahtasına ya da üzerinde durabilecek deniz bir yüksekliğe çıkıp inin. Bu hareketi yaptığınız sürece elinize bir ağırlık da alabilirsiniz.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
1) yan pozisyonda yere uzanın, üst tarafta kalan bacağınızı yukarı kaldırıp indirin.
2)Emekleme pozisyonu alarak ellerinizin ve ayaklarınızın üzerinde o şekilde durun. Bacağınızın biri sabit bir şekilde dururken diğerini yukarı aşağı doğru hareket ettirin.
3)Tekrar emekleme pozisyonu alın bir bacağınızı dik bir şekilde arkaya doğru uzatın ve yukarı doğru kaldırın.
4)Dik bir şekilde durun ve daha sonra dizleriniz 90 derece olana kadar çömelip kollarınızı öne doğru yere paralel olacak şekilde kaldırın.
5)Dik bir şekilde ayakta durun. Bir bacağınızı 90 derece bir açı olacak şekilde öne doğru bir adım atın. Daha sonra önde tuttuğunuz bacağınızdan destek alarak doğrulun ve son olarak tekrar ayakta durduğunuz başlangıç pozisyonuna geri dönün.
6)Step, bilindik ve kolay bir egzersiz şeklidir. Kekte önce bir ayağınız daha sonra da diğer ayağınız step tahtasına ya da üzerinde durabilecek deniz bir yüksekliğe çıkıp inin. Bu hareketi yaptığınız sürece elinize bir ağırlık da alabilirsiniz.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Bahar Ayları Virüs Tehlikesi Saçıyor
Çocukları bu aylarda dış etkenlerden çok iyi korumak gerekiyor.
Bu değişimle virüs, parazit ve bakteriler de artıyor. Bu durum özellikle çocuklarda alerjik ve viral hastalıkların başlayıp giderek artacağına işaret ediyor. Peki çocukları bu hastalıklardan nasıl koruruz? Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Birol Saral, çocukların mevsime uygun ve terletmeyen giysiler giymesi gerektiğini belirterek, “Sıvı tüketimleri arttırılmalı ve enfeksiyon şüphesi varsa sık sık ellerinin yıkanması gerekmektedir. Çocuklar C vitaminini de sık tüketmelidirler” dedi.
Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Birol Saral, yazın habercisi olan baharın, çocuklarda bazı hastalıkların özellikle alerjik ve viral hastalıkların başlayıp giderek artacağının işareti olduğunu söyledi. Havaların ısınmasıyla birlikte çevre koşullarındaki değişimin bazı virüs, parazit ve bakterilerin ortamda çoğalmasına neden olduğunu ve enfeksiyonların yaygınlaştığına dikkat çeken Dr. Saral, “Yine bahar mevsiminde ortamda artan polenler ve hayvan atıkları nedeniyle alerjik hastalıklarda da artış olur. Burada önemli bir noktada çocukların mevsime uygun giyinmeleri, terletmeyen giysiler seçilmesi, sıvı tüketiminin artırılması, enfeksiyon şüphesi varsa ellerin sık sık yıkanması ve C vitamininin de sık tüketilmesidir. Özellikle polen ve ev tozlarında korunmalı, evler sık sık havalandırılmalı, peluş tarzı giysi ve oyuncaklardan kaçınılmalı” dedi.
Uygun tedavi yapılmazsa başarı düşer
Dr. Saral, bahar döneminde en sık görülen hastalıkların, kabakulak, boğmaca, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, 5 ve 6. hastalıklar, rino ve adenovirüs gibi üst solunum enfeksiyonları olduğunu, nöro ve rotavirüs gibi ishal ve kusmayla sonuçlanan mide-barsak sorunlarının da ortaya çıkabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Mevsimsel alerjik rinit, astım, göz nezlesi olarak bilinen alerjik konjonktivit gibi alerjik hastalıklar da bu mevsimde artar. Uzun süren öksürük nöbetleri, gece öksürüğünün olması, nefes alıp vermede zorluk, arkadaşlarıyla oynarken çabuk yorulma, hırıltılı, hışıltılı nefes alıp verme de alerjik astımın habercisi olabilir ve bu mevsimde polenlerin de artmasıyla bu dönemde ortaya çıkabilir. Yine bu dönemde gördüğümüz, burundan şeffaf akıntı, burunda tıkanıklık, çocuğun burnunu devamlı kaşıması (alerjik selam), hapşırma, gözlerde yaşarma alerjik rinit (saman nezlesi)’tir. İyice tetkik edilip uygun tedaviye başlanmalıdır. Uygun tedavisi yapılmazsa çocuğun gece uyku kalitesi bozulur, yeterince dinlenemez, okul başarısı düşer, huysuz bir çocuk olur.”
Bahar yorgunluğu çocuklarda da görülebilir
Dr. Saral, genelde bahar geldiğinde erişkinlerin en çok şikayet ettiği konulardan birisinin bahar yorgunluğu olduğunu hatırlatarak, “Aynı sorun çocuklarda da olabilir. Bu da bize isteksizlik, iştahsızlık, okul başarısında düşme, uyku miktarında artma olarak döner” dedi.
Polenden korunun
Dr. Saral, bahar mevsiminde polen alerjisinden korunmak için çeşitli önlemler alınması gerektiğini de anımsatarak, “Özellikle sabah saatleri polenlerin sayısı havada en fazladır. Bu saatlerde kapı ve pencereleri kapalı tutmak gerekir. Evi cam açarak havalandırmak yerine polen filtreli klimalar ya da polen filtreli hava temizleyiciler kullanılabilir. Çim biçme gibi aktivitelerden kaçınılmalı ve eğer bu iş yapılacaksa maske takılmalıdır. Dışarıdan eve gelindiğinde el, yüz yıkanmalı, kıyafetler değiştirilmelidir. Kıyafetleri açık havada kurutmaktan kaçınılmalıdır” diye konuştu.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Bu değişimle virüs, parazit ve bakteriler de artıyor. Bu durum özellikle çocuklarda alerjik ve viral hastalıkların başlayıp giderek artacağına işaret ediyor. Peki çocukları bu hastalıklardan nasıl koruruz? Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Birol Saral, çocukların mevsime uygun ve terletmeyen giysiler giymesi gerektiğini belirterek, “Sıvı tüketimleri arttırılmalı ve enfeksiyon şüphesi varsa sık sık ellerinin yıkanması gerekmektedir. Çocuklar C vitaminini de sık tüketmelidirler” dedi.
Hisar Intercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Birol Saral, yazın habercisi olan baharın, çocuklarda bazı hastalıkların özellikle alerjik ve viral hastalıkların başlayıp giderek artacağının işareti olduğunu söyledi. Havaların ısınmasıyla birlikte çevre koşullarındaki değişimin bazı virüs, parazit ve bakterilerin ortamda çoğalmasına neden olduğunu ve enfeksiyonların yaygınlaştığına dikkat çeken Dr. Saral, “Yine bahar mevsiminde ortamda artan polenler ve hayvan atıkları nedeniyle alerjik hastalıklarda da artış olur. Burada önemli bir noktada çocukların mevsime uygun giyinmeleri, terletmeyen giysiler seçilmesi, sıvı tüketiminin artırılması, enfeksiyon şüphesi varsa ellerin sık sık yıkanması ve C vitamininin de sık tüketilmesidir. Özellikle polen ve ev tozlarında korunmalı, evler sık sık havalandırılmalı, peluş tarzı giysi ve oyuncaklardan kaçınılmalı” dedi.
Uygun tedavi yapılmazsa başarı düşer
Dr. Saral, bahar döneminde en sık görülen hastalıkların, kabakulak, boğmaca, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, 5 ve 6. hastalıklar, rino ve adenovirüs gibi üst solunum enfeksiyonları olduğunu, nöro ve rotavirüs gibi ishal ve kusmayla sonuçlanan mide-barsak sorunlarının da ortaya çıkabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Mevsimsel alerjik rinit, astım, göz nezlesi olarak bilinen alerjik konjonktivit gibi alerjik hastalıklar da bu mevsimde artar. Uzun süren öksürük nöbetleri, gece öksürüğünün olması, nefes alıp vermede zorluk, arkadaşlarıyla oynarken çabuk yorulma, hırıltılı, hışıltılı nefes alıp verme de alerjik astımın habercisi olabilir ve bu mevsimde polenlerin de artmasıyla bu dönemde ortaya çıkabilir. Yine bu dönemde gördüğümüz, burundan şeffaf akıntı, burunda tıkanıklık, çocuğun burnunu devamlı kaşıması (alerjik selam), hapşırma, gözlerde yaşarma alerjik rinit (saman nezlesi)’tir. İyice tetkik edilip uygun tedaviye başlanmalıdır. Uygun tedavisi yapılmazsa çocuğun gece uyku kalitesi bozulur, yeterince dinlenemez, okul başarısı düşer, huysuz bir çocuk olur.”
Bahar yorgunluğu çocuklarda da görülebilir
Dr. Saral, genelde bahar geldiğinde erişkinlerin en çok şikayet ettiği konulardan birisinin bahar yorgunluğu olduğunu hatırlatarak, “Aynı sorun çocuklarda da olabilir. Bu da bize isteksizlik, iştahsızlık, okul başarısında düşme, uyku miktarında artma olarak döner” dedi.
Polenden korunun
Dr. Saral, bahar mevsiminde polen alerjisinden korunmak için çeşitli önlemler alınması gerektiğini de anımsatarak, “Özellikle sabah saatleri polenlerin sayısı havada en fazladır. Bu saatlerde kapı ve pencereleri kapalı tutmak gerekir. Evi cam açarak havalandırmak yerine polen filtreli klimalar ya da polen filtreli hava temizleyiciler kullanılabilir. Çim biçme gibi aktivitelerden kaçınılmalı ve eğer bu iş yapılacaksa maske takılmalıdır. Dışarıdan eve gelindiğinde el, yüz yıkanmalı, kıyafetler değiştirilmelidir. Kıyafetleri açık havada kurutmaktan kaçınılmalıdır” diye konuştu.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kasık Fıtığı Ameliyatları ve Önemi
Üç adet küçük kesiden girilerek kamera ve özel laparoskopi aletleri kullanılarak, fıtığın özel yama ile onarıldığı yeni bir yöntemdir. Bu yöntemle kasık fıtıkları onarılabildiği gibi;göbekfıtıkları, ameliyat yeri fıtıklarıvekarın duvarının diğer fıtıkları da tedavi edilebilmektedir.
FITIK ONARIMINDA LAPAROSKOPİK YÖNTEMİN AVANTAJLARI:
Daha az ağrılı olması ve hastanın işine daha erken dönebilmesi
Deneyimli cerrahlarca yapıldığında çok daha az nüks(tekrarlama) oranı*
Çift taraflı kasık fıtıklarında üç adet küçük delikten her iki tarafın fıtıklarının da onarılabilmesi
Daha önce açık ameliyat yapılmış olanlarda daha iyi sonuç vermesi
Yara enfeksiyonu ihtimalinin daha az olması
Mükemmel estetik sonuç (çok az yara izinin kalması)
LAPAROSKOPİK KASIK FITIĞI (İNGUİNAL HERNİ) AMELİYATLARI:
Açık yöntemde olduğu gibi laparoskopik kasık fıtığı ameliyatlarında da açıklığı kapatmak için bir yama ( greft, meş) kullanılır. En sık tercih edilen yamalar polipropilen veya poliester maddelerinden yapılanlardır.
Açık yöntemde genellikle yama karın duvarının ön yarafına konulur. Laparoskopik yöntemde ise karın duvarının arkasına geçilerek, karın duvarı ile karın zarı (periton) arasına yama yerleştirilir.
Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatları TEP ve TAPP olarak 2 yöntemle yapılabilir.
TAPP yönteminde karın içine girilir ve tüm karın karbondioksit gazı ile şişirilir, karın zarı açılarak yama yerleştirilir ve karın zarı kapatılır.
TEPyönteminde ise karın içine girilmez. Karın zarı ile karın duvarı arasına girilerek sadece bu bölge karbondioksit gazı ile şişirilir ve yama yerleştirilir.
Ameliyat sonrası gaz kaynaklı ağrının daha az olması ve karın içi organ yaralanması riskinin daha düşük olması nedeniyle TEP daha çok tercih edilmektedir.
TEP AMELİYATININ AŞAMALARI:
Göbeğin hemen altından 1,5-2cm bir kesi yapılır ve bu kesiden 12mm çapında, içinden kameranın geçeceği, trokar girilir.
Ameliyatın yapılacağı bölge karbondioksit gazı ile şişirilir ve hazırlanır
Fıtık kesesi tespit edilir ve serbestleştirilir
Yama (mesh, greft) rulo halinde bölgeye gönderilir
Yama açılır, yerleştirilir ve özel zımbalarla (Protac, Absorbatac) tespit edilir
Son kontroller yapılır ve verilen gaz boşaltılır
Kesilen yerler dikilir.
Genellikle hastalar laparoskopik fıtık ameliyatını takiben ertesi gün taburcu edilir. 2-3 gün içerisinde günlük işlerini yapar ve 5-7 gün içerisinde aktif iş yaşantısına döner hatta araba kullanır noktaya gelirler.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
FITIK ONARIMINDA LAPAROSKOPİK YÖNTEMİN AVANTAJLARI:
Daha az ağrılı olması ve hastanın işine daha erken dönebilmesi
Deneyimli cerrahlarca yapıldığında çok daha az nüks(tekrarlama) oranı*
Çift taraflı kasık fıtıklarında üç adet küçük delikten her iki tarafın fıtıklarının da onarılabilmesi
Daha önce açık ameliyat yapılmış olanlarda daha iyi sonuç vermesi
Yara enfeksiyonu ihtimalinin daha az olması
Mükemmel estetik sonuç (çok az yara izinin kalması)
LAPAROSKOPİK KASIK FITIĞI (İNGUİNAL HERNİ) AMELİYATLARI:
Açık yöntemde olduğu gibi laparoskopik kasık fıtığı ameliyatlarında da açıklığı kapatmak için bir yama ( greft, meş) kullanılır. En sık tercih edilen yamalar polipropilen veya poliester maddelerinden yapılanlardır.
Açık yöntemde genellikle yama karın duvarının ön yarafına konulur. Laparoskopik yöntemde ise karın duvarının arkasına geçilerek, karın duvarı ile karın zarı (periton) arasına yama yerleştirilir.
Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatları TEP ve TAPP olarak 2 yöntemle yapılabilir.
TAPP yönteminde karın içine girilir ve tüm karın karbondioksit gazı ile şişirilir, karın zarı açılarak yama yerleştirilir ve karın zarı kapatılır.
TEPyönteminde ise karın içine girilmez. Karın zarı ile karın duvarı arasına girilerek sadece bu bölge karbondioksit gazı ile şişirilir ve yama yerleştirilir.
Ameliyat sonrası gaz kaynaklı ağrının daha az olması ve karın içi organ yaralanması riskinin daha düşük olması nedeniyle TEP daha çok tercih edilmektedir.
TEP AMELİYATININ AŞAMALARI:
Göbeğin hemen altından 1,5-2cm bir kesi yapılır ve bu kesiden 12mm çapında, içinden kameranın geçeceği, trokar girilir.
Ameliyatın yapılacağı bölge karbondioksit gazı ile şişirilir ve hazırlanır
Fıtık kesesi tespit edilir ve serbestleştirilir
Yama (mesh, greft) rulo halinde bölgeye gönderilir
Yama açılır, yerleştirilir ve özel zımbalarla (Protac, Absorbatac) tespit edilir
Son kontroller yapılır ve verilen gaz boşaltılır
Kesilen yerler dikilir.
Genellikle hastalar laparoskopik fıtık ameliyatını takiben ertesi gün taburcu edilir. 2-3 gün içerisinde günlük işlerini yapar ve 5-7 gün içerisinde aktif iş yaşantısına döner hatta araba kullanır noktaya gelirler.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Behçet Hastalığı Nedir? – Türk Buluşları
Adını Türk hekim Hulusi Behçet’ten alan bu hastalık, vücudun farklı bölgelerinde iltihaplanma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Hastalığın çıkış sebebi tam olarak saptanamamakla beraber tedavi ile tamamen ortadan kaldırmak için kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.
Ağızda beyaz renklerde görülen aftlar, Behçet hastalığının en sık görülen şeklidir. Uzun süre geçmek bilmeyen aftlar, , asitli besinler tüketildiğinde büyük acı duyulmasına sebep olmaktadır.
Ağzın dışında; baş, göz, damar, beyin, eklem ve genetik bölge olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde oluşabilen bir hastalık türüdür. Behçet hastalığının belirtisi olarak oluşan bölgede ağrı, acı ve iltihaplı bir görüntüdür. Bulaşıcı bir hastalık değildir.
Behçet hastalığını yaşayan kişilere bakıldığında 20 ila 40 yaş arası yoğunluk göstermektedir. 300 kişiden birinde görülen bir hastalık türüdür. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla yaşanmaktadır.
Behçet hastalının yaşanmasında belli başlı nedenler bulunmamaktadır. Bazı mikroorganizmalara bağlı olarak ve genetik olarak aileden de alınabildiği bilinmektedir.
Özellikle ağızda yaşanan aftlar, genetik olarak anne veya babadan alınmaktadır. 2 hafta boyunca devam eden aftlar, belli zaman aralıklarıyla tekrarlayarak, ağızda iz bırakmadan zamanla son bulmaktadır.
Behçet hastalığı, genital bölgede de sık sık görülür. Rahatsız edici ve hareket etmeyi engelleyicidir. İz bırakarak zamanla iyileşir.
Behçet hastalığının sık göründüğü diğer vücut bölgesi ise gözlerdir. Göz üzerinde oluşan iltihaplanma sulanma, kanama ve cidi durumlarda göz kayıplarına bile neden olabilmektedir.
Behçet hastalığının tedavisi yoktur fakat iltihabı önleyici ilaçları vardır. Tedavisi uzun süren bir hastalıktır. Kan testleri ve göz muayenesi ile hastalığın durumu kontrol edilir..
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Ağızda beyaz renklerde görülen aftlar, Behçet hastalığının en sık görülen şeklidir. Uzun süre geçmek bilmeyen aftlar, , asitli besinler tüketildiğinde büyük acı duyulmasına sebep olmaktadır.
Ağzın dışında; baş, göz, damar, beyin, eklem ve genetik bölge olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde oluşabilen bir hastalık türüdür. Behçet hastalığının belirtisi olarak oluşan bölgede ağrı, acı ve iltihaplı bir görüntüdür. Bulaşıcı bir hastalık değildir.
Behçet hastalığını yaşayan kişilere bakıldığında 20 ila 40 yaş arası yoğunluk göstermektedir. 300 kişiden birinde görülen bir hastalık türüdür. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla yaşanmaktadır.
Behçet hastalının yaşanmasında belli başlı nedenler bulunmamaktadır. Bazı mikroorganizmalara bağlı olarak ve genetik olarak aileden de alınabildiği bilinmektedir.
Özellikle ağızda yaşanan aftlar, genetik olarak anne veya babadan alınmaktadır. 2 hafta boyunca devam eden aftlar, belli zaman aralıklarıyla tekrarlayarak, ağızda iz bırakmadan zamanla son bulmaktadır.
Behçet hastalığı, genital bölgede de sık sık görülür. Rahatsız edici ve hareket etmeyi engelleyicidir. İz bırakarak zamanla iyileşir.
Behçet hastalığının sık göründüğü diğer vücut bölgesi ise gözlerdir. Göz üzerinde oluşan iltihaplanma sulanma, kanama ve cidi durumlarda göz kayıplarına bile neden olabilmektedir.
Behçet hastalığının tedavisi yoktur fakat iltihabı önleyici ilaçları vardır. Tedavisi uzun süren bir hastalıktır. Kan testleri ve göz muayenesi ile hastalığın durumu kontrol edilir..
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
İlkbahar Sizi de mi Vurdu?
Hangi tedbirlerle bahar yorgunluğundan korunabiliriz? Beslenme ve sporun katkıları nelerdir?
Bahar yorgunluğu ile başa çıkmanın en önemli yolu iyi ve dengeli beslenmeden geçiyor. Bol bol su içmek, sebze ve meyve tüketimini artırmak, akşam öğünlerinde az yağlı, hafif beslenmek, kahve, çay, kola, kakao gibi kafeinli içeceklerden uzak durmak enerjinizi yerine getirecek.
Az ama sık yiyin
• Beyin performansı için en önemli öğün olan kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. Az az, sık sık yemek yemeği tercih edin.
• Sigara tüketiyorsanız C vitamini alımınızı içmeyen birine göre 2 kat daha fazla olacak şekilde ayarlayın.
• Beyaz rafine edilmiş besinler yerine tam buğday, çavdar, kepek gibi rafine edilmemiş tahılları tercih edebilirsiniz.
• Öğünlerinizin protein, karbonhidrat ve sebze açısından dengeli olmasına özen gösterin.
Hayat tarzınızda değişiklik yapın
• Akşam yatmadan önce ve Sabah kalkınca odanızı mutlaka havalandırın. Oksijen sizi daha enerjik kılabilir.
• Günde 7- 8 saat uyumanın önemini unutmayın.
• Haftada 3 gün açık havada yapacağınız tempolu yürüyüş hem kilo kontrolünü sağlar hem de yorgunluğa karşı korur.
• Ailenizle zaman geçirmek ve dostlarla sohbet rahatlatıcı etki gösterecektir.
• Sabahları ılık bir duş almak dinçleştirici bir etki yapar.
Beslenmenize dikkat edin
• Günde 2.5- 3 litre su tüketmelisiniz.
• Bahar yorgunluğundan korunmak için bağışıklık sisteminizi güçlendirecek besinlere beslenmenizde özellikle yer verin. Bağışıklık sisteminizi güçlendirebilecek besinlerin başında prebiyotik yoğurtları sayabiliriz.
• Bitkisel çayları rahatlatıcı etkilerinden de yararlanmak için tercih edebilirsiniz.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Bahar yorgunluğu ile başa çıkmanın en önemli yolu iyi ve dengeli beslenmeden geçiyor. Bol bol su içmek, sebze ve meyve tüketimini artırmak, akşam öğünlerinde az yağlı, hafif beslenmek, kahve, çay, kola, kakao gibi kafeinli içeceklerden uzak durmak enerjinizi yerine getirecek.
Az ama sık yiyin
• Beyin performansı için en önemli öğün olan kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. Az az, sık sık yemek yemeği tercih edin.
• Sigara tüketiyorsanız C vitamini alımınızı içmeyen birine göre 2 kat daha fazla olacak şekilde ayarlayın.
• Beyaz rafine edilmiş besinler yerine tam buğday, çavdar, kepek gibi rafine edilmemiş tahılları tercih edebilirsiniz.
• Öğünlerinizin protein, karbonhidrat ve sebze açısından dengeli olmasına özen gösterin.
Hayat tarzınızda değişiklik yapın
• Akşam yatmadan önce ve Sabah kalkınca odanızı mutlaka havalandırın. Oksijen sizi daha enerjik kılabilir.
• Günde 7- 8 saat uyumanın önemini unutmayın.
• Haftada 3 gün açık havada yapacağınız tempolu yürüyüş hem kilo kontrolünü sağlar hem de yorgunluğa karşı korur.
• Ailenizle zaman geçirmek ve dostlarla sohbet rahatlatıcı etki gösterecektir.
• Sabahları ılık bir duş almak dinçleştirici bir etki yapar.
Beslenmenize dikkat edin
• Günde 2.5- 3 litre su tüketmelisiniz.
• Bahar yorgunluğundan korunmak için bağışıklık sisteminizi güçlendirecek besinlere beslenmenizde özellikle yer verin. Bağışıklık sisteminizi güçlendirebilecek besinlerin başında prebiyotik yoğurtları sayabiliriz.
• Bitkisel çayları rahatlatıcı etkilerinden de yararlanmak için tercih edebilirsiniz.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Lohusalıkta Görülen Endometriyoz ve Özellikleri
Lohusalık endometriyozu genelde genital yoldan bakteri girmesi sonucu görülen uterus enfeksiyonudur.
Belirtileri uterinde hassasiyet, karın ve pelvikte ağrı, ateş, kırıklık ve idrar kaçırmadır. Klinik ortamda tanı ve teşhis yapılır. Tedavi antibiyotikle yapılır. Vajinada %1-%3 oranında görülür. Sezaryen doğum olduysa bu oran artar. Doğumdan sonra lohusalık döneminde gelişen bu durumun kaynakları şunlar olabilir.
Zarların uzun süreli yırtılması,
İç fetal izleme,
Uzun süreli çalışma,
Sezaryenle doğum,
Tekrarlanan dijital incelemeler,
Rahim plasenta parçalarında tutulma,
Kanama,
Anemi,
Bekteriyel vajinozis,
Genç anne olmak,
Düşük sosyo ekonomik durum ve enfeksiyondur.
İlk belirtiler 24-72 saat içinde görülür ve en yaygını ateştir. Karın ve uterusta hassasiyet ve ağrı ile izler. Titreme, baş ağrısı, kırıklık, iştahsızlık görülür. Rahimde idrar tutamama, sulanma, kanama, yumuşama ve kokma görülebilir. İdrar tahlili yapılır. Vajinal kontaminasyon örnekleri ile aerobik ve anaerobik kültürler test edilir. Antibiyotikler ile enfeksiyon tedavi edilir. Tedaviye rağmen hala devam ederse pelvik abse gibi diğer nedenler düşünülebilir. Ampisilin gibi daha ağır antibiyotiklere geçilir.
Kaynak.7gunsaglik
Belirtileri uterinde hassasiyet, karın ve pelvikte ağrı, ateş, kırıklık ve idrar kaçırmadır. Klinik ortamda tanı ve teşhis yapılır. Tedavi antibiyotikle yapılır. Vajinada %1-%3 oranında görülür. Sezaryen doğum olduysa bu oran artar. Doğumdan sonra lohusalık döneminde gelişen bu durumun kaynakları şunlar olabilir.
Zarların uzun süreli yırtılması,
İç fetal izleme,
Uzun süreli çalışma,
Sezaryenle doğum,
Tekrarlanan dijital incelemeler,
Rahim plasenta parçalarında tutulma,
Kanama,
Anemi,
Bekteriyel vajinozis,
Genç anne olmak,
Düşük sosyo ekonomik durum ve enfeksiyondur.
İlk belirtiler 24-72 saat içinde görülür ve en yaygını ateştir. Karın ve uterusta hassasiyet ve ağrı ile izler. Titreme, baş ağrısı, kırıklık, iştahsızlık görülür. Rahimde idrar tutamama, sulanma, kanama, yumuşama ve kokma görülebilir. İdrar tahlili yapılır. Vajinal kontaminasyon örnekleri ile aerobik ve anaerobik kültürler test edilir. Antibiyotikler ile enfeksiyon tedavi edilir. Tedaviye rağmen hala devam ederse pelvik abse gibi diğer nedenler düşünülebilir. Ampisilin gibi daha ağır antibiyotiklere geçilir.
Kaynak.7gunsaglik
Miyom – Fibroid Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve
Miyom yani bilinen adıyla fibroidler, rahim içinde veya çevresinde gelişen iyi huylu bir tümördür.
Rahim duvarı ve dokusundaki düz kasları etkiler. Miyomlar doğurganlık çağındaki kadınlarda %20sini etkileyebilen bir tıbbi durumdur. Siyahi kadınlarda 30 yaşından sonra bu risk beyaz kadınlara göre çok daha fazladır. Obez, kilolu ve doğum yapan kadınlar daha çok risk altındadır. Östrojen düzeyi yükseldikçe miyom boyutu da artar. Karın ağrısı, anormal vajinal kanama, idrar zorluğu, cinsel ilişkide ağrı gibi belirtileri olabilir. Bazı kadında belirti gözlenmez. İdrarda enfeksiyonla mesaneye baskı kurulabilir.
Vajinal kanama, baş dönmesi, taşikardi, bayılma ve bilinç kaybında acil müdahale gereklidir. Karın, pelvik ve bel ağrısı, karında basınç ve şişlik, adette aşırı kanama ve ağrı, cinsel ilişkide ağrı, idrar tutamama, solunum nefes sorunları, baş bilinç sorunları acil yardım gerektirir. Kadınlık hormonu östrojenle ilgili olarak ortaya çıkar. Çocuk doğurma çağında yüksek oranda görülebilir. Pelvik muayene ve abdominal ultrason gereklidir. Tedavi kadının yaşına ve sağlık durumuna bağlıdır. Hormon hapları, rahmin alınması, miyomun alınması, rahim içi korunma aracının çıkarılması, miyom akımının kesilmesi ve ilaç tedavisi mümkündür.
Kaynak.7gunsaglik
Rahim duvarı ve dokusundaki düz kasları etkiler. Miyomlar doğurganlık çağındaki kadınlarda %20sini etkileyebilen bir tıbbi durumdur. Siyahi kadınlarda 30 yaşından sonra bu risk beyaz kadınlara göre çok daha fazladır. Obez, kilolu ve doğum yapan kadınlar daha çok risk altındadır. Östrojen düzeyi yükseldikçe miyom boyutu da artar. Karın ağrısı, anormal vajinal kanama, idrar zorluğu, cinsel ilişkide ağrı gibi belirtileri olabilir. Bazı kadında belirti gözlenmez. İdrarda enfeksiyonla mesaneye baskı kurulabilir.
Vajinal kanama, baş dönmesi, taşikardi, bayılma ve bilinç kaybında acil müdahale gereklidir. Karın, pelvik ve bel ağrısı, karında basınç ve şişlik, adette aşırı kanama ve ağrı, cinsel ilişkide ağrı, idrar tutamama, solunum nefes sorunları, baş bilinç sorunları acil yardım gerektirir. Kadınlık hormonu östrojenle ilgili olarak ortaya çıkar. Çocuk doğurma çağında yüksek oranda görülebilir. Pelvik muayene ve abdominal ultrason gereklidir. Tedavi kadının yaşına ve sağlık durumuna bağlıdır. Hormon hapları, rahmin alınması, miyomun alınması, rahim içi korunma aracının çıkarılması, miyom akımının kesilmesi ve ilaç tedavisi mümkündür.
Kaynak.7gunsaglik
Düz Bir Karın İçin 9 Öneri
Herkes kusursuz görünmek ister, dümdüz bir karnı olsun ister. Karın kaslarını çalıştırmanın 9 püf noktasını sizlerle paylaşalım.
Önce duruşunuzu geliştirin. Sarkık bir mide eğik duruşla kötüleşir. Ayakta da otururken de dik durun. Her bir beden bölümünü bir altındakinin üzerine iyice oturtarak taşıyın. Omurga düz omuzlar açık boyun yukarıda olmalı.
Egzersizi tüm vücudunuz için düşünün. Çekirdek kas gruplarınızın hepsini çalıştırın. Sırt, kalça, bacak, kollar, karın. Pilates egzersizleri tam sizlik. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyin.
Ayakta twist hareketi. Bildiğiniz yan karın kasları ve beli çalıştıran yanlara dönme yani twist hareketini yapın. El kol ve omuzları kullanın. Nefes alıp vererek kendiniz dönmeden belinizi sağa sola döndürün.
Kedi bükülmesi işe yarar. Ayakta dururken tek bacağınızı yukarı kaldırın kendiniz omurgayla paralel olarak kedi gibi dize doğru kıvrılın.
20 kez şunu tekrar edin. Ayakta dururken kolları çene altında birleştirin. Topukların üzerinde hafifçe kalkın karnı sıkın ve inin.
Beslenmeye dikkat. Daha az ve sık yiyin daha çok egzersiz yapın. Yağsız proteinler, sebzeler tüketin.
Top, kayış, bant, ip bunlar gerekmez. Düz durun ve karnınızı içeri çekerek derin nefes alıp verin. Her yerde düz ve dik durup bunu deneyin.
Gerçekçi hedefler belirleyin. Birden düz karna kimse kavuşmuyor. Yavaş ve sağlam ilerleyin.
Yavaş ve istikrarlı ilerlemeler sizi kesin hedefe götürür karnınız dümdüz olur ve öyle kalır.
Kaynak.7gunsaglik
Önce duruşunuzu geliştirin. Sarkık bir mide eğik duruşla kötüleşir. Ayakta da otururken de dik durun. Her bir beden bölümünü bir altındakinin üzerine iyice oturtarak taşıyın. Omurga düz omuzlar açık boyun yukarıda olmalı.
Egzersizi tüm vücudunuz için düşünün. Çekirdek kas gruplarınızın hepsini çalıştırın. Sırt, kalça, bacak, kollar, karın. Pilates egzersizleri tam sizlik. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyin.
Ayakta twist hareketi. Bildiğiniz yan karın kasları ve beli çalıştıran yanlara dönme yani twist hareketini yapın. El kol ve omuzları kullanın. Nefes alıp vererek kendiniz dönmeden belinizi sağa sola döndürün.
Kedi bükülmesi işe yarar. Ayakta dururken tek bacağınızı yukarı kaldırın kendiniz omurgayla paralel olarak kedi gibi dize doğru kıvrılın.
20 kez şunu tekrar edin. Ayakta dururken kolları çene altında birleştirin. Topukların üzerinde hafifçe kalkın karnı sıkın ve inin.
Beslenmeye dikkat. Daha az ve sık yiyin daha çok egzersiz yapın. Yağsız proteinler, sebzeler tüketin.
Top, kayış, bant, ip bunlar gerekmez. Düz durun ve karnınızı içeri çekerek derin nefes alıp verin. Her yerde düz ve dik durup bunu deneyin.
Gerçekçi hedefler belirleyin. Birden düz karna kimse kavuşmuyor. Yavaş ve sağlam ilerleyin.
Yavaş ve istikrarlı ilerlemeler sizi kesin hedefe götürür karnınız dümdüz olur ve öyle kalır.
Kaynak.7gunsaglik
Sağlıklı Saçlar İçin 10 Besin
Daha iyi görünen saçlara kavuşmak herkesin hayalidir. Dengeli bir diyetle bu mümkün. Sağlıklı bir saç derisi ve yapısı için 10 mucizevi besinle bu güzelliği taçlandırın.
1. Somon. Protein ve D vitamini içerir saç büyümesini teşvik eden omega 3 içerir. Cilt ve kafa derisi için idealdir, saçın nem dengesini korur. Ceviz, avokado, kabak çekirdeğinde de bulunur.
2. Ceviz. Biyotin ve omega 3 içerir. E vitaminiyle hücreleri dış etkilerden korur. Doğal saç rengini korur parlaklık verir dökülmeyi önler. Ceviz ve aspir minerallerle saçı besler.
3. İstiridye. Saç dökülmesini önler, pullanmaya karşı korur çinko içerir. Tahıl ekmeklerde de bulunur. Protein bakımından zengindir. Kırılgan zayıf saçı besler. Fındık, sığır eti ve yumurta da yardımcıdır.,
4. Tatlı patates. A vitamini içerir, hücreleri onarır. Kafa derisinin yağ üretmesini sağlar kepekten korur. Havuç, kavun, mango, kaba ve kayısı da beta karoten içerir.
5. Yumurta. Çinko, selenyum, kükürt, demir ve protein bakımından zengindir. Saç köklerini besler, saç dökülmesini önler. Tavuk, balık ve ette de bulunur.
6. Ispanak. Demir, beta karoten, folat ve C vitamini içerir. Sağlıklı saç kökleri için yağ dolaşımını sağlar. Brokoli, lahana ve pazıda da vardır.
7. Mercimek. Protein, demir, çinko ve biyotin içerir. Soya ve fasulye de saçları korur.
8. Yoğurt. B5 vitamini, protein ve D vitamini saç dostudur. Peynir ve süt de aynı etkiye sahiptir.
9. Yaban mersini. C vitamini içerir, kafa derisi dolaşımını sağlar. Saç kırılmasını önler. Kivi, patates, domates ve çilek de aynıdır.
10. Kümse hayvanları. Protein, çinko, demir ve B vitaminlerini içerirler. Saçın yapı taşlarını onarırlar.
Kaynak.7gunsaglik
1. Somon. Protein ve D vitamini içerir saç büyümesini teşvik eden omega 3 içerir. Cilt ve kafa derisi için idealdir, saçın nem dengesini korur. Ceviz, avokado, kabak çekirdeğinde de bulunur.
2. Ceviz. Biyotin ve omega 3 içerir. E vitaminiyle hücreleri dış etkilerden korur. Doğal saç rengini korur parlaklık verir dökülmeyi önler. Ceviz ve aspir minerallerle saçı besler.
3. İstiridye. Saç dökülmesini önler, pullanmaya karşı korur çinko içerir. Tahıl ekmeklerde de bulunur. Protein bakımından zengindir. Kırılgan zayıf saçı besler. Fındık, sığır eti ve yumurta da yardımcıdır.,
4. Tatlı patates. A vitamini içerir, hücreleri onarır. Kafa derisinin yağ üretmesini sağlar kepekten korur. Havuç, kavun, mango, kaba ve kayısı da beta karoten içerir.
5. Yumurta. Çinko, selenyum, kükürt, demir ve protein bakımından zengindir. Saç köklerini besler, saç dökülmesini önler. Tavuk, balık ve ette de bulunur.
6. Ispanak. Demir, beta karoten, folat ve C vitamini içerir. Sağlıklı saç kökleri için yağ dolaşımını sağlar. Brokoli, lahana ve pazıda da vardır.
7. Mercimek. Protein, demir, çinko ve biyotin içerir. Soya ve fasulye de saçları korur.
8. Yoğurt. B5 vitamini, protein ve D vitamini saç dostudur. Peynir ve süt de aynı etkiye sahiptir.
9. Yaban mersini. C vitamini içerir, kafa derisi dolaşımını sağlar. Saç kırılmasını önler. Kivi, patates, domates ve çilek de aynıdır.
10. Kümse hayvanları. Protein, çinko, demir ve B vitaminlerini içerirler. Saçın yapı taşlarını onarırlar.
Kaynak.7gunsaglik
Boyun
Boyun bölgesi, baş ve gövdeyi birbirine bağlar ve 7 adet omur içerir. Omurilik, hayâtî damar ve sinirler boyunda dar bir bölgeden geçerler. Temel görevi başı taşımak olan boyunda sıklıkla problemler oluşabilmektedir.
Doğuştan boyun eğriliğine yol açan tortikolis denen hastalıkta boynun iki yanında bulunan sternokloidomastoid kasın doğum sırasındaki zorlama veya başın bir sebeple gerilmesi ile oluştuğu sanılmaktadır. Kas içinde yırtık oluşur ve kanama sonucu kasta kısalma meydana gelir. Baş diğer tarafa eğrilir. Çocuk başını devamlı tek tarafa doğru tutar. Bu hastalıkta erken dönemde özel egzersizlerle iyi netice almak mümkündür. Bir yaşın üzerinde ise ancak ameliyatla düzelir. Gecikmiş vakalarda yüzde şekil bozukluğu gelişebilir.
Boyun bölgesinde de omurgadan kaynaklanan rahatsızlıklar sıktır. Boyun fıtığı, omurgalar arasındaki disk denilen yapıların yırtılıp bozularak, omurilik ve sinir köklerine baskı yapmasıyla oluşan hastalıktır. Hastada şiddetli boyun ağrısı vardır. Genellikle hareketle ve öksürükle artar. Ağrı kollara yayılabilir. İleri vakalarda kollarda uyuşukluk ve güç kaybı da söz konusu olabilir. Tedavide önce ilaç (kas gevşetici ve ağrı kesiciler), istirahat (boyunluk, özel boyun yastığı) uygulanır. Bu tür tedavilere cevap alınamazsa veya ileri derecede sinirlere baskı söz konusu ise ameliyat gerekir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Doğuştan boyun eğriliğine yol açan tortikolis denen hastalıkta boynun iki yanında bulunan sternokloidomastoid kasın doğum sırasındaki zorlama veya başın bir sebeple gerilmesi ile oluştuğu sanılmaktadır. Kas içinde yırtık oluşur ve kanama sonucu kasta kısalma meydana gelir. Baş diğer tarafa eğrilir. Çocuk başını devamlı tek tarafa doğru tutar. Bu hastalıkta erken dönemde özel egzersizlerle iyi netice almak mümkündür. Bir yaşın üzerinde ise ancak ameliyatla düzelir. Gecikmiş vakalarda yüzde şekil bozukluğu gelişebilir.
Boyun bölgesinde de omurgadan kaynaklanan rahatsızlıklar sıktır. Boyun fıtığı, omurgalar arasındaki disk denilen yapıların yırtılıp bozularak, omurilik ve sinir köklerine baskı yapmasıyla oluşan hastalıktır. Hastada şiddetli boyun ağrısı vardır. Genellikle hareketle ve öksürükle artar. Ağrı kollara yayılabilir. İleri vakalarda kollarda uyuşukluk ve güç kaybı da söz konusu olabilir. Tedavide önce ilaç (kas gevşetici ve ağrı kesiciler), istirahat (boyunluk, özel boyun yastığı) uygulanır. Bu tür tedavilere cevap alınamazsa veya ileri derecede sinirlere baskı söz konusu ise ameliyat gerekir.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Egzersiz Aerobik
Fiziksel uygunluk kişinin yorulmadan, uyanık ve istekli bir şekilde günlük işlerini yapabilme becerisidir. Aerobik ise müzik eşliğinde düz zeminde yapılan ritmik hareketleri içeren fiziksel egzersizlerdir.
Egzersiz programı.
– Kalp krizi ve hastalıkları riskini azaltır.
– Hipertansiyon riskini azaltır.
– Kötü kolesterolü (LDL) azaltır, iyi kolesterolü artırır (HDL).
– Kemik yapımını azaltır, kemik erimesini (Osteoporozu önler).
– Kas kuvvetini ve esnekliğini artırır.
– İdeal kiloya erişmeyi ve bu kiloyu korumayı sağlar.
– Streslere karşı direnci artırır ve kişinin daha verimli çalışmasını sağlar.
Kadınlar daha az hareketli:
Kadınlar genellikle erkeklere kıyasla daha az hareketli. Günde en az bir saat yürüyüş ya da eşdeğeri bir fiziksel hareketi yapmama hareketsizlik olarak tanımlanıyor. İki cins arasındaki fark özellikle 40 ila 60 yaş arası belirgin.Erkekler kadınlara kıyasla sporu daha geç yaşta bırakıyor. Cinsiyet ve yaşa göre son yedi gündür yapılan sporlar karşılaştırıldığında 19 yaşından itibaren kadınların, 26 yaşından itibaren de erkeklerin spordan vazgeçtikleri görülüyor. Kadınlar yüzde 65’i aşkın bir oranda daha 20 yaşındayken spordan vazgeçiyorlar. Erkekte 45 yaşından itibaren bu yüksek oranlara rastlanıyor. Kısacası spor daha çok erkeklerin sevdiği bir uğraş.
Formda Kalmak:
Formda olmak, kendini sağlıklı ve iyi hissetmenin ilk koşuludur. Kalbiniz güçlenir, kan dolaşımı düzenlenir, tansiyon ve kandaki kolesterol dengelenir, fazla kilolardan kurtulursunuz ve stres yanınıza uğramaz.
Egzersiz:
Tabii ki, “formdayım” diyebilmek için, egzersizi yaşamınızdan eksik etmemek gerekiyor. Tüm egsersizler yararlıdır. Her türlü egzersiz, gün boyu biriken gerginliği giderir. Yorucu bir günün sonunda, kendinizi televizyon karşısına bırakmanın yerine, tempolu bir yürüyüşe çıkın ya da imkanınız varsa biraz yüzün. Ne kadar rahatladığınızı ve ne çok enerji kazandığınızı görünce şaşırabilirsiniz.
Egzersizde ilk kural, başlarken kendinizi zorlamamak, daha sonra ölçüyü yavaş yavaş artırarak egzersizi sürekli hale getirmektir. Bir çok uzmana göre egzersizin etkili olabilmesi için haftada iki ya da üç kez en az 20 dakika yapılması gerekir. Değişik egzersiz türlerini denemek daha çok zevk almayı sağlayacak ve daha yararlı olacaktır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Egzersiz programı.
– Kalp krizi ve hastalıkları riskini azaltır.
– Hipertansiyon riskini azaltır.
– Kötü kolesterolü (LDL) azaltır, iyi kolesterolü artırır (HDL).
– Kemik yapımını azaltır, kemik erimesini (Osteoporozu önler).
– Kas kuvvetini ve esnekliğini artırır.
– İdeal kiloya erişmeyi ve bu kiloyu korumayı sağlar.
– Streslere karşı direnci artırır ve kişinin daha verimli çalışmasını sağlar.
Kadınlar daha az hareketli:
Kadınlar genellikle erkeklere kıyasla daha az hareketli. Günde en az bir saat yürüyüş ya da eşdeğeri bir fiziksel hareketi yapmama hareketsizlik olarak tanımlanıyor. İki cins arasındaki fark özellikle 40 ila 60 yaş arası belirgin.Erkekler kadınlara kıyasla sporu daha geç yaşta bırakıyor. Cinsiyet ve yaşa göre son yedi gündür yapılan sporlar karşılaştırıldığında 19 yaşından itibaren kadınların, 26 yaşından itibaren de erkeklerin spordan vazgeçtikleri görülüyor. Kadınlar yüzde 65’i aşkın bir oranda daha 20 yaşındayken spordan vazgeçiyorlar. Erkekte 45 yaşından itibaren bu yüksek oranlara rastlanıyor. Kısacası spor daha çok erkeklerin sevdiği bir uğraş.
Formda Kalmak:
Formda olmak, kendini sağlıklı ve iyi hissetmenin ilk koşuludur. Kalbiniz güçlenir, kan dolaşımı düzenlenir, tansiyon ve kandaki kolesterol dengelenir, fazla kilolardan kurtulursunuz ve stres yanınıza uğramaz.
Egzersiz:
Tabii ki, “formdayım” diyebilmek için, egzersizi yaşamınızdan eksik etmemek gerekiyor. Tüm egsersizler yararlıdır. Her türlü egzersiz, gün boyu biriken gerginliği giderir. Yorucu bir günün sonunda, kendinizi televizyon karşısına bırakmanın yerine, tempolu bir yürüyüşe çıkın ya da imkanınız varsa biraz yüzün. Ne kadar rahatladığınızı ve ne çok enerji kazandığınızı görünce şaşırabilirsiniz.
Egzersizde ilk kural, başlarken kendinizi zorlamamak, daha sonra ölçüyü yavaş yavaş artırarak egzersizi sürekli hale getirmektir. Bir çok uzmana göre egzersizin etkili olabilmesi için haftada iki ya da üç kez en az 20 dakika yapılması gerekir. Değişik egzersiz türlerini denemek daha çok zevk almayı sağlayacak ve daha yararlı olacaktır.
Kaynak Siteye Teşekkürler.7gunsaglik.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)