Damar sertliğine iyi gelen aşı insanlık için gerçek bir umut mu yoksa aceleci mi davranıyoruz? Kalp hastalıklarında kök hücre ile tahrip olan kalbi yenilemek mümkün mü yoksa hayal mi kuruyoruz? Kalp damar hastalıkları Alzheimer nedeni mi yoksa yanlış mı biliyoruz? Bazı soğuk algınlığı ilaçlarının kalp krizi riskini artırdığı doğru mu yoksa bu bir spekülasyondan konusu mu? İşte merak edilen sorulara ünlü kardiyolog Prof. Dr. Murat Tuzcu’dan bilimsel yanıtlar.
Günümüzde insan kalbinin giderek daha zayıf hale gelmesi nedeniyle, kalbin tahrip olmuş bölgelerini yenileyecek yöntemlere ihtiyaç duyulması çalışmaların bu konuya yoğunlaşmasına neden oluyor.
Prof. Dr. Murat Tuzcu, Kök hücre tedavileri için yapılan araştırmaların, kalp yetersizliği sorununa köklü çözüm aradığını, genetik araştırmaların ise kalp – damar hastalıkları tedavisini kökünden değiştirmeyi amaçladığını belirtiyor. “Birbiriyle etkileşen binlerce etkenin genetik zeminini anladığımız zaman herkese aynı tedaviyi uygulamak yerine kişiye özel tedavi çağına geçeceğiz” diyen Tuzcu, bunu başarmanın kalp – damar hastalıkları alanında çağ atlamak anlamına geldiğini söylüyor.
DAMAR SERTLİĞİNE İYİ GELEN AŞI
Prof. Dr. Murat Tuzcu, “Peki tıp dünyasında ve halk arasında heyecan yaratan aşı damar sertliği sorununu ortadan kaldıracak mı? sorusuna, “Karmaşık etkenlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan hiç bir hastalığı tek bir hamleyle çözmek mümkün değildir. Damar sertliğine iyi gelen aşı konusuna da bu anlayışla yaklaşmak gerekir” diyor. İsveçli bilim insanları, fareler üzerinde yaptıkları deneylerde damar sertliği plağı içindeki kötü kolesterolün yarattığı yangıyı önleyen bir aşının etkisini araştırıp aşıladıkları farelerde damar sertliğinin diğer farelere göre çok daha az olduğunu görüp büyük sevinç duyuyorlar. “ Bu sonuçlar umut verici olsa da fareleri tedavi etmekle insanı tedavi etmenin aynı olmadığınının unutulmaması gerekir ” diyen ve bu umudun gerçek olması için geniş hasta grupları üstünde yapılacak uzun süreli araştırma sonuçlarına ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Tuzcu, yakın gelecekten umutlu olduğunu söylüyor.
KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Kalp krizleriyle tahrip olan hücrelerin iş yapamaması kalbin zayıflamasına ve vücudun ihtiyacı olan kanı pompalayamamasına neden oluyor. Prof. Dr. Tuzcu, mevcut tedavilerin, hastalığın altında yatan bozukluğu düzeltmekten uzak olduğunu belirtiyor. Kök hücre tedavisiyle tahrip olan bu hücrelerin yerine yenisini koymayı hedeflediklerini belirten Tuzcu, son bir yıl içinde Alman bilim insanlarının araştırmalarının bu umudu kuvvetlendiren veriler içerdiğini söylüyor. Bu araştırmada gerek bir hafta önce kalp krizi geçirmiş gerekse uzun süredir kalp yetersizliği çeken hastalara, kendi kemik iliklerinden alınan kök hücreler verilmesi sonucunda kalbin az da olsa güçlendiği ve hastaların ömrünün uzadığı görülüyor. Prof. Dr. Tuzcu, bu ümit verici gelişmelere rağmen kök hücre tedavisinin yaygın olarak uygulanabilmesi için daha birçok engelin söz konusu olduğunu söylüyor.
KALP-DAMAR HASTALIKLARI ALZHEİMER NEDENİ Mİ?
Geçmişte kalp – damar hastalığının Alzheimer’a yol açabileceği düşüncesinin doğru olup olmadığı merak edilmeye devam ediyor. Yapılan birçok araştırma, iki hastalığın oluşumunda ortak paydalar olsa da bunların farklı mekanizmalarla meydana gelen hastalıklar olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, buna karşın kalp damar hastalığı nedeniyle beynin beslenmesinde oluşacak küçük aksamaların uzun vadede Alzheimer benzeri bunamalara yol açabileceğini söylüyor. Kalp damar hastalığından korunmak için alınacak tüm önlemler ise beynimizin genç kalmasına yardım ederek bizi bu sorunla ilgili birçok hastalıktan uzak tutuyor.
CİNSEL İLİŞKİ ORTA ŞİDDETTE EGZERSİZ DEMEK
Kişiye ve duruma göre değişse de cinsel ilişki genel olarak hafif veya orta şiddette egzersize eşdeğer görülüyor. Yeni kalp krizi geçirmiş, kalp krizi tehdidi altında olan ya da hafif egzersiz düzeylerinde bile göğüs ağrısı ve sıkıntısı bulunanların tedavileri tamamlanmadan aşırı hareketlilikten kaçınmaları gerekiyor. Prof. Dr. Murat Tuzcu, cinsel ilişkiye getirilecek kısıtlamaların da aynı bağlamda düşünülmesi gerektiğini söylüyor. Kalp ameliyatı veya ilaçla tedavi edilmiş hastaların yeniden kalp krizi veya kalp yetersizliği geçirme riski azaldığı için cinsel ilişkinin kısıtlanması için herhangi bir neden bulunmuyor.
SİNİRLENİNCE YÜKSELEN TANSİYON İNMEYE YOL AÇIYOR
Kalp-damar hastalıkları üzerinde en etkili sağlık sorunlarından bir tanesinin de yüksek tansiyon olduğu belirtiliyor. Hastalık çoğu zaman hiç belirti vermeyerek; Kalp, beyin ve böbreklerde sinsice ilerliyor. Yüksek tansiyonu, “Sessiz katil” diye tanımlayan Prof. Dr. Murat Tuzcu, “Yıllar sonra ortaya çıkan kalp – böbrek yetersizliği ile inmenin pek önem vermediğimiz ve “sinirlenince yükselen” tansiyonumuz tarafından yıllar içinde oluşturulmasına hala şaşırdığımızı söylüyor.Buna karşın aşırı tuz tüketimimiz, fazla kilolarımız ve hareketsiz yaşam tarzımız, ülkemizde 18 yaş üstü nüfusun üçte birinin yüksek tansiyon hastası olmasına yol açıyor. “Yüksek tansiyonun kontrol altında tutulmasında düzenli ilaç kullanmaktan daha önemli olanın kişinin yaşam tarzı olduğunu belirten Tuzcu, sorunun panzehirinin bu olduğunun unutulmaması gerktiğini söylüyor.
EŞİNİ VE İŞİNİ KAYBEDENLERİN KALP KRİZİ RİSKİ YÜKSEK
Yaşamımızda büyük stres yaratan olayların kalp damar sağlığımızı doğrudan etkilediğine ait bir çok kanıt bulunuyor. Eşini kaybeden, işinden olan ve ağır hastalığa yakalanan kişilerde kalp krizi ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlere daha çok rastlanması dikkat çekiyor. Ellerinde hangi durumun daha ölümcül olduğuna dair istatistik olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tuzcu, bu konuda yaşanan acının özelliği kadar hangi darbenin kimi nasıl etkilediğinin de önemli olduğunu belirtiyor. “30 yıldır çalıştığı işinden çıkarılması durumunda başka iş umudu olmayan ve zorlukla geçinen 57 yaşındaki biriyle, yeniden iş bulma imkanı olan birinin pek de sevmediği işini kaybetmesi aynı etkiyi yaratmıyor. Tuzcu, “Unutulmaması gereken stresin kendisi kadar onunla nasıl baş ettiğinizdir”diyor.
SOĞUK HAVA KALBİN İŞİNİ ZORLAŞTIRIYOR
Soğuk havanın kalbimizi zorladığı gerçeği biliniyor. Dikkat edilmemesi durumunda soğuk havada vücut sıcaklığı normalin altına düşüyor. Bu durumun kalbin işini zorlaştırdığını söyleyen Prof. Dr. Tuzcu, özellikle yaşlıların, soğuğun etkisini tam olarak fark edemediklerine ve vücutlarının soğuması nedeniyle sıklıkla hastalandıklarına dikkat çekiyor Tuzcu, “Kalp hastaları, kalp hastalığı riski yüksek olanlar ve yaşlılar, soğuk havada ağır iş yapmaktan kaçınmalı ve vücut sıcaklıklarını korumak için yeteri kadar giyinmeliler” diyor. Yüzün ve başın örtülmemesi halinde çok ısı kaybedileceğinin ise unutulmaması gerekiyor.
BAZI SOĞUK ALGINLIĞI İLAÇLARI KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYOR
Son 10 yıl içinde bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların kalp damar hastalığı riskini yükselttiğini belirten Prof. Dr. Tuzcu, bir diyabet ilacı ile şu anda piyasada olmayan bazı romatizma ilaçlarının buna örnek oluşturduğunu belirtiyor. Soğuk algınlığı ilaçlarında bulunan “Efedrin” adlı maddenin inme ve kalp krizi riskini arttırdığını söyleyen Tuzcu, bu etken maddeli ilaçların birçok ülkede piyasadan çekilmiş olduğunu belirtiyor. Tüm bunlar, kalp krizi riski yüksek olanların ve kalp hastalarının doktorlarına danışmadan reçetesiz bile olsa ilaç almamalarını gerektiriyor.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
* Kalbi destekleyen cihazlar: Ağır kalp yetersizliği olan hastalara uygulanıyor.
* 3 telli piller: Kalbi zayıf olanlarda kullanılıyor. Nefes darlığı ve yorgunluğa iyi geliyor, ömrü uzatıyor.
* Atriyal fibrilasyon: Bu yöntemde çarpıntının çıktığı yerler kasıktan sokulan bir telle yakılıyor. Hastalar ilaçsız ve rahat bir yaşama kavuşuyor.
* Ameliyatsız tedavi yolları: Ameliyat olamayacak durumdaki hastaların kalp kapak hastalıkları için uygulanan tedavi yöntemlerini içeriyor. Örneğin kalbi durduğu için beyni hasar gören hastaların vücudu, ilk bir kaç gün için soğutulunca normal yaşama dönme şansları artıyor.
* İlaç salınımlı stentler: Kalp – damar tıkanıklıklarının tedavisinde yeni bir çığır açıcı olarak değerlendiriliyor. Bilgisayarlı tomografi ve MR’la yapılan kalp görüntüleme yöntemleri bir çok kalp hastalığının daha iyi anlaşılması ve teşhis edilmesi anlamına geliyor.
Referans.7gunsaglik.com.tr